57

2.2K 113 26
                                    

Salvatore kaşlarını çattı. "Baba neden böyle bir şey yapma gereği duyuyorsun? Yarısı benim üzerime zaten. Kendi hakkını Leonardo'ya verirsen Elizabeth delirir."

Robert kaşlarını çatarak kucağındaki bebeğe baktı. "Yaşam çok güzel bir kız."dedi hiç alakasız bir şekilde.
Salvatore babasının kaçtığını anlayınca,"İhtiyar."diye homurdandı.
Robert oğluna baktı. Sonra gelinine dönerek,"Ilgaz Linda ile sen bahçeye çıkar mısınız?"diye sordu.
Ilgaz kafasını salladı, yavaşça ayağa kalktı.
Salvatore karısına dönerek,"Hava soğuksa içeri girin."dedi.
Ilgaz gülümseyerek,"Tamamdır."dedi ve giderken adamın omzuna elini sürttü. Linda da koşarak babasındaki bebeği aldı ve Ilgaz'ın ardından gitti.
Robert kızlar gidene kadar sustu.
Onlar gözden kaybolunca,"Oğlum Elizabeth iyice delirdi."dedi hüzünle. "Hiç iyi değil. "

Salvatore bilmiyor gibi davrandı. "Ne oldu?"

"Para diyor, hakkım diyor başka bir şey demiyor. Bu hırsla ilerlerse kan bile döker."

Salvatore şaşırdı. Kaşlarını havaya kaldırarak,"Biraz abartmıyor musun?"diye sorunca Robert mutsuzlukla kafasını iki yana salladı. "Korkuyorum Salvatore. Öz kızımdan korkuyorum. Benden duymuş olma ama hamileymiş. Daha bebek iki haftalık ancak şimdiden erkek olursa şirketin hissesini istiyorum diyor. Ben ne kadar kızarsam kızayım boşa."

Salvatore tek kaşını kaldırıp sordu,"Ne düşünüyorsun?"

"Hakkımı tamamen sana vereceğim. Eğer o erkek çocuğuna böyle bir hak görüyorsa sende görmelisin. Şirketin yüzde elli biri senindi. Artık yüzde doksan ikisini senin eline bırakacağım. Yüzde sekizi ise Linda'ya."

"Peki ya Elizabeth?"

Robert kafasını hafifçe iki yana salladı. "O benim lafımın üstüne laf koyamaz Salvatore. Eğer bunu yaparsa bende bunun cezasını ona keserim. Böyle şımarık bir çocuk gibi davranarak benden hiçbir şey alamaz."

"Delirecek."

"Umurumda değil. Şu an da çok akıllı mı sanki? Ben Roberto Andreas Campbell'ım. Yaşlanmış olabilirim ama bana kimse emir veremez. Kızım bile."

Salvatore babasının sert sesiyle irkildi. Ne diyeceğini düşündü ancak susmanın en iyi yol olduğuna vardı.
"Pekâlâ, yarın şirketin hisselerini üstüme alıyorum o zaman."

Robert kafasını salladı. "Birazdan yemek yemeseydik şimdi al derdim. Bak oğlum, tarih tekerrür ediyor. Dikkatli olmalısın. Benim gibi aptalca davranma, iş işten geçtiğinde hareket etme. Yılanın başını küçükken ez."

"Baba ablam konusunda ben seni çok uyardım. Sen, ne yapabilirim, sus, bir şey yok diye diye beni geçiştirdin. Sonucu görüyorsun. Korktuğun başıma geldi."

Robert ak sakalını kaşıdı. "Çocukları Elizabeth ile yalnız bırakmayın sakın."dedi sonra.
Salvatore öfkeli bir şaşkınlıkla,"Yok artık!"dedi. Robert iç çekti. "Güç ve para insanı ne kadar zalimleştiriyor bizzat şahit olan biri olarak sana yapman gerekeni söylüyorum evlat. Torunlarıma bir şey olmasın. Olursa-"

"Elizabeth böyle bir şey yapmaya çalışırsa onu orada gebertirim baba!"

Robert sesini yükselten oğluna hak verdi.
"Bende."

Salvatore yanaklarını şişirip elini saçlarından geçirdi ve yüzünü sıvazladı. "İhtiyar, Elizabeth ile artık muhattap olmak istemiyorum."

Robert,"Öyle bir şey yaparsan daha çok sinirlendirirsin."dedi. "Kocası bana yalakalık yapıp duruyor, istedikleri şey senin koltuğun."

"Koltuğu o herife sokarım."

Robert acı içinde gülümsedi. "Bak oğul,"öne eğilerek oğlunun lacivert gözlerine baktı. "Sen gerçekten benim en büyük hazinemsin."

HiçOnde as histórias ganham vida. Descobre agora