77

1.7K 94 2
                                    

Salvatore odasına girdiğinde gördüğü insanla kaşlarını çattı.
Üçlü siyah deri koltuğunda oturmuş, bir bacağını diğerinin üstüne atmış adam Salvatore'a gülümsüyordu.
"Henry?"dedi Salvatore sinirle. "Burada ne işin var orospu çocuğu?"

Henry kahkaha attı ve bacağı üstünde olan ayağını yere indirip,"Eski dostumu ziyaret etmek istedim!"diye bağırdı.

Salvatore öfkeyle masasına giderek koltuğuna oturdu.
"Seni kim içeri aldı?"

"Para ve silah her şeyin anahtarı." Henry iç çekti. "Karın sizin şirkette çalışıyormuş diye duydum. Gelip görmek istedim, malum güzelliği dillere destan olmuş durumda."

Salvatore dişlerini sıkarak adamın dövmeli yüzünü inceledi.
Henry alayla güldü. "Sen sinirlendin mi?" Kahkaha attı. "Sakin ol Salvatore, sadece tanışmak istiyorum."

Salvatore ellerini yumruk yaptı. Konuşurken sesi çok sert çıkmıştı.
"Siktir git buradan."

"Güzel karını görmeden hiçbir yere gitmiyorum. Üç tane çocuğunuz varmış, Tanrı bahtlarını aydın etsin, tabii senin gibi karanlık bir babaları varken bu mümkünse."

Salvatore öfkeyle ayağa kalkıp hızla adamın yanına gitti ve yakasını tutarak zorla ayağa kaldırdı.
"Seni öldürürüm."diye tısladı yüzüne doğru. Henry sonunda alaycı gülüşünü yok etmiş ifadesiz bir şekilde,"Hiçbir sik yapamazsın."demişti.
Şimdi alayla gülme sırası Salvatore'daydı.

"Emin misin?"

Henry değildi tabii ki. Salvatore'un kimseye acıdığı görülmemişti.
Elini yakasını tutan adamın eline götürüp açmaya çalıştı ancak Salvatore o kadar güçlüydü ki başaramadı. Başaramayınca sinirlendi. "Abel'i hatırlıyor musun?"diye sordu sinirle.
Salvatore cevap vermedi. Öfkeli bakışları genç adamın ela gözlerinin üstündeydi. Henry, Salvatore sessiz kalınca konuşmaya devam etti. "Abel'i bana olan borcunu sen ödeyeceksin." Öfkeyle homurdandı. "Onu öylece öldürüp benden aldıklarını da mezara gömülmesine izin vereceğimi mi sanıyorsun?"

Salvatore adamı iterek bıraktı ve arkasını dönerek masasına doğru ilerledi. "Neyse borcu söyle öderim."

Henry zorla kaldırıldığı koltuğa düşerken homurdandı.
"Üç trilyon dolar."

Salvatore kaşlarını havaya kaldırarak şaşırdı. "Üç trilyon dolar?"dedi ve gülmeye başladı. "Ne zamandan beri Abel böyle büyük miktarlarda borç alıyor? Sen çocuk mu kandırdığını sanıyorsun?"

Henry öfkeyle ayağa kalkıp,"Sana inanmayacağın ancak gerçeğin ta kendisi olan bir şey daha söyleyeyim mi? Aptal ablanın doğuramadığı o çocuk, bendendi. İktidarsız enişten başaramayınca ben siktim ablanı."

Salvatore hışımla koltuğundan kalkarak,"Ne diyorsun lan sen?!"diye bağırdı ve Henry'nin yüzüne sert bir yumruk attı.

Henry kanayan dudağıyla güldü.

"Ablan fena hatun-"

Sözünü Salvatore'un kafası kesmişti.
Burnuna yediği kafayla duyduğu çat sesi ve acıyla yüzünü buruşturdu.
Kesin kırılmıştı.
O sıra Salvatore'un kapısının ardından seslenen kızla Salvatore havada kalan yumruğunu adamın sağ kaşına geçirip,"Gelme güzelim, toplantıdayım." Diye sakince bağırdı.
Henry genç adamın birden yumuşayan sesiyle karısının geldiğini fark ederek hızla ve kan revan içinde elinden kaçıp kapıya koştu.
Salvatore adamı elinden kaçırdığına mı yansın, Ilgaz'ın böyle bir ana şahit olacağına mi bilemezken kapıyı açan Henry'nin kanlı gülüşünü gören Ilgaz geriye kaçarak çığlık attı.
Salvatore yüzünü sıvazladı ve birkaç büyük adımda kapıya gitti.

HiçHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin