2.Sezon 68.Bölüm

1.1K 82 10
                                    

Robert sordu. "Nasıl geçti toplantı? Yaptın mı başlangıcı?"

Polina iç çekti. "Enişte karısı ile toplantı yaptım o sadece oturup konuşmayı not aldı."

Robert şaşırdı, oğlu nasıl böyle önemli bir toplantıyı Ilgaz'a yaptırırdı ki? Salak mıydı bu çocuk?
"Nasıl yani?"

"Öyle."diyip omuz silkti genç kız. "Salvatore ile sadece bir kere göz göze geldik. Genelde karısına bakıyordu."

**

Salvatore esnedi. "Leo bak uykum geldi şah mat yap bitsin bu çilem."

Leonardo satranç taşlarına büyük bir dikkatle bakarak,"Hayır baba."dedi. "Of ya!" Sinirlendi. "Sen doğru oynamıyorsun, yenilmeye oynuyorsun!"

Salvatore güldü. "Ha şunu bileydin. Sizin bu okulun lanet dersleri bana bela oluyor. Mark ile oyna diyorum o aptal diyorsun. Ulan benim yüze yakın korumam var, biri de mi zeki değil? Neden ben?"

Leonardo sinirle,"Bir tek sen zekisin baba!"dedi. "Annem de senden zeki ama o oynamıyor. Andreas izin vermiyor."

Salvatore dalga geçti. "Annen mi benden zeki?"

Ilgaz onları duysa da duymamazlıktan geldi. Kulakları şükür ki hâlâ çok iyi duyuyordu.
Leonardo kafasını salladı. "Öğretmenin bize sorduğu üç zeka sorusunu annem bilebildi sen bilemedin ya baba."

Salvatore göz devirdi. "Oğlum zeka onlarla ölçülen bir şey değil, annenle eşitiz diyelim. Belki ben bir tık daha -" ofladı. İstemese de kabul etti ve homurdandı. "Tamam, annen benden daha zeki."

Kabul etti çünkü bu doğruydu. Ilgaz zekasını kullanmak istediğinde herkesi mum ederdi, müthiş bir dili vardı asla lafın altında bile kalmazdı. Kurnazdı ama safa yatmaya bayılıyordu.

Ilgaz böyleydi.

Üçkağıtçı gıcığın tekiydi.

Leonardo da esnedi. "Ben uyuyorum baba, yarın okul var. Yüzme öğreneceğiz."

Salvatore kafasını sallayarak,"İyi öğren,"dedi. "bu yaz İtalya'ya götüreceğim sizi. Bol bol yüzersin orada."
Ilgaz heyecanlandı. "Gerçekten gidiyor muyuz?"

Salvatore karısına kafasını çevirdi ve koltukta oturmuş televizyon izleyen Daisy ile onu hayran bir şekilde izledi. "Evet."dedi gülümseyerek. "Seni memleketime götürüyorum."

Ilgaz sordu." Sen nerede doğdun?"

"Venedik."dedi Salvatore omuz silkerek. Genç kız şaşkınlıkla gözlerini belertti. "Ulan,"dedi. "Benim kütük Elazığ."

Salvatore kaşlarını çattı. "Orası neresiydi?"

Ilgaz alayla güldü. "Bir Amerika'lının coğrafi bilgisi olduğunu düşünmek benim hatam." Kocasının meraklı gözlerine cevap verdi. "Doğu Anadolu bölgesinde küçük bir şehir."

Bu sefer şaşırma sırası genç adamdaydı. "Sen doğulu musun?"

Ilgaz kafasını salladı. "Evet aynen öyleyim."

"Ağız yap bakayım."

"Nedisin gakkoşum, hiç demisin benim bu güzeller güzeli karımın bir ihtiyacı var mi, yok mi, mutlu mi?"

Salvatore güldü. "Bu ağzı da ilk defa duydum."

Ilgaz adamın yanına giderek oturdu,"Kaç ağız biliyorsun ki sen?"

"Karadeniz, ege, iç Anadolu."

Ilgaz güldü. "İtalya da ağız farkı var mı?"

Salvatore sandalyesini karısına tamamen çevirip yüzünü yüzüne yakınlaştırdı. "Her ülkenin vardır." Güldü. "Bölgeden bölgeye bile bazen insanlar birbirini anlamıyor, biz İtalyanlar böyle şeyleri önemsemiyoruz. Sanat, bizim ortak dilimiz."
Ilgaz adamın yüzüne yaklaşan yakışıklı suratına bakarak derin bir nefes aldı. "Bundan bir on yıl önce İtalyan bir mafya ile evleneceksin deselerdi, o sadece kitap ve filmlerde olur derdim." Kafasını salladı. "Şimdi ondan beş çocuğum var."

"Ben bir Sicilya mafyasıyım."dedi Salvatore. "Omertà kuralları gereği asla ağzımı açmamam gerekiyor ama,"gülümsedi. "Kocan, genç yaşında en yüksek mevkide olan sayılı adamlardan."

Ilgaz merak etti. "O ne?"

"Omertà,"dedi genç adam kızdan uzaklaşarak. "Görmedim, duymadım, bilmiyorum ve asla konuşmam kurallarının hepsi."bilerek fazla detay vermedi. "Bizde kimse kimseyi arkadan bıçaklamaz, bıçaklayanı ise arkadan değil önden bıçaklarsın. Gözlerinin içine baksın istersin."

Ilgaz daha da merak etti. "Sizle bir Türk mafyası arasındaki fark ne?"

Salvatore güldü. "Bir internet sitesinde okumuştum zamanında,"dedi. "Yolda geçen bir adam Türk ve İtalyan bir mafyaya küfür etsin. Türk olan onu orada döver belki çeker vurur ama İtalyan olan sadece adamı izler." Kollarını kavuşturup arkasına yaslandı. "Sence neden?"

Ilgaz bilmiyordu. "Umursamaz mı?"

Dilini şaklattı Salvatore. "O adamın yedi ceddini araştırıp hayatına bir karabasan gibi çöker de ondan." İç çekti. "Dayak ve ölüm bir anlık bir şey. Ama hayatına yavaş yavaş müdahale ederek bir ömür acı çektirirsin. Hiçbir yerde barınamaz."
Sonra tekrar güldü. "Ayrıca Türk mafyası devlet destekli saçma sapan bir şey. Beni bile destekliyor devlet."
Ilgaz şaşırdı. "Siz manyaksınız yani?"

Genç adam kıza döndü. "Daha iyi özetleyemezdin."

Ilgaz gülümsedi ve elini kaldırıp adamın yüzüne götürdü ve tıraş olan yanağına tersini sürttü.
"Senin kötü bir adam olduğunu düşünmek istemiyorum."dedi. Salvatore kızın gözlerine baktı, bakışları çok farklı duygular barındırıyordu.
Derin bakıyordu.

İçine çekip yutmak ister gibi, yuttuğu yerde tahta çıkartmak ister gibiydi.
"Ama sen,"diye fısıldadı Ilgaz. "Kötü bir adamsın." Mutsuz bir halde gülümsedi. "Salvatore ben seni çok seviyorum ve bu sevgi beni sanki yok ediyor." Dedi. Salvatore sandalyesini iyice kıza yaklaştırdı, ellerini kızın dizlerine götürdü. Kızın sözünü kesmedi. Ne diyecek merak etti.
"Bana yaptığın tüm o şeylerden sonra niye hâlâ yanındayım diye soruyorum ama biliyorum, yanındayım çünkü ben seni çok seviyorum." Yutkundu. "Ama Salvatore," baş parmağını adamın dudağına götürüp orayı da okşadı. "Ama Salvatore, ben aptal biri değilim ve eğer aynı şeyleri yaşarsam bu sefer giderim." Genç adamın gözlerine bakarak iç çekti."Salvatore ben gitmek istemiyorum, beni buna mecbur etme ne olursun."

Salvatore hüzünle gülümsedi. "Gitmeyeceksin, ben asla seni üzmeyeceğim. Asla." Kafasını kızın göğsüne götürüp alnını gerdanına yasladı. "Ben kötü bir adamım." Kendi kendine güldü. "Bunun için özür dilerim." Ilgaz elini adamın ensesine götürüp oradaki saçlarını sevdi. "Benim için iyi ol."dedi. "Ne olursun iyi ol."

Salvatore kızın kalbinin olduğu yeri öptü. Ilgaz gözünden akan yaşla konuşmaya devam etti."Ben de çok tartaklandım Salvatore, annem saçıma yapıştı, tokat attı ablalarım boğazıma sarıldı. Daha önce hiç dayak yemedim demiyorum ama daha önce hiç kalbim bu kadar kırılmadı." Adamın saçlarına yüzünü gömdü. "Bana yaptığın o son şeyi unutamıyorum."
Hıçkırdı.
Salvatore ellerini kızın beline sararak,"Bende."diye fısıldadı. "Bende unutamıyorum."

Ilgaz burnunu çekti. "Seni affedemiyorum."dedi. "İstiyorum ama olmuyor."

Salvatore kafasını kaldırıp kızın yaş dolu gözlerine baktı. "Bunu istemen bile bana yetiyor biliyor musun?"dedi. "Bir umut olması bana yetiyor." Uzanıp kızın yanağını öptü ve kokusunu içine çekti. "İnanmıyorsun ama şu an silahı çekip kafama sıksan gıkım çıkmaz." Bir öpücük daha kondurdu. "Sadece diğer dünyada seni özlerim."
Ilgaz kafasını biraz çekip adamın gözlerine baktı ve tebessüm etti. Salvatore daha fazla dayanamadı.
Kızın dudaklarını kendi dudaklarıyla mühürledi.
İlginç bir şekilde genç kız da elini adamın yanağına götürüp ona karşılık verdi.

Bu genç adamdaki arzuyu iyice ateşledi. Kızı kendi kucağına çekecekti ki Ilgaz birden kafasını yan çevirip,"Dur."diye mırıldandı. "İstemiyorum."

Salvatore hüzünle karısına baktı. Bu heybetli halı genç kızın yanında bir hiçti.

**

HiçWhere stories live. Discover now