87

1.6K 96 4
                                    

Ne Ilgaz, Salvatore ile konuşuyordu ne de Salvatore, Ilgaz ile.
Çünkü ikisi de konuşsa büyük ihtimalle bir kavga çıkacağının farkındaydılar.

Özellikle de Salvatore.

Ilgaz'ın alındığının farkındaydı. Genç kız belki de haklıydı ama bilmiyordu Salvatore. Bunun yalan olduğunu bile bilmiyordu. Düşünürken yapabileceğini fark ederek evet seçerdim demişti.
Demek ki öyle değildi.

Leonardo annesinin kucağında mışıl mışıl uykuya dalmıştı.
Ilgaz oğlunun yanaklarına, saçlarına öpücükler kondurup koyu kumral okşamaya başladı.
"Güzel oğlum."diye mırıldandı oturduğu yerde rahat bir pozisyona geçerek.
Salvatore onlara bakarak tebessüm etti. Yaşam da genç adamın kucağındaydı.
Robert odasında uyuyordu.

Ilgaz biraz sonra uzanarak koltuktaki yastıkları düzelterek kucağındaki oğlunu koltuğa yatırdı ve koltuğun hemen önüne yere uzun büyük bir yastık attı.
"Düşmez umarım."dedi. Zaten düşme pozisyonuna gelirse Ilgaz muhakkak yakalardı ama yine de korkuyordu.

Salvatore da genç kızı taklit ederek Yaşam'ı yatırdı. "Hadi,"dedi sonra Ilgaz'a. "Dök içindeki zehri. Hazırım."

Ilgaz adama,'Ne diyorsun sen?' bakışı atınca Salvatore gergin bir nefes aldı.
"Bugün o makine,"diyip sustu. "Yemin ederim ki-"

Ilgaz adamın sözünü kesti. "Yemin etme, çarpılacaksın." Göz devirerek babasına çok benzeyen oğluna baktı.
Tebessüm etti. Leonardo çok güzel bir çocuktu. İnsana baktığında huzur veriyordu. "Salvatore bu konu hakkında konuşmasak?"  Salvatore kalkarak karısının yanına gitti ve önünde diz çöktü.
"Konuşmazsak içinde büyür."dedi.
Ilgaz güldü. "Sen benim önümde diz mi çöküyorsun?"
Salvatore tebessüm etti. "Sadece kimse yok diye."

Ilgaz kıkırdayarak,"Aptal."dedi.

Salvatore gülümseyerek ayağa kalktı ve karısını da elinden tutarak kaldırdı.
Bir futbol sahasının üç katından daha büyük olan bahçelerine doğru kızı yavaşça çekti.
"Biraz yürüyelim."dedi kızı koluna girdirerek.

Ilgaz iç çekti. "Çocuklarda olur inşallah Jenni'nin kulağı."

"Olur olur."dedi Salvatore. "Bak şuraya,"dedi iyice ilerlerken,"Güzel bir yapay nehir yaptıracağım."

Ilgaz adamın eliyle gösterdiği yere bakarak,"Güzel olur evet."dedi. "Ama keşke hani ben de mimarım ya fikrimi falan alsaydın."

"Güzelim şu anda alıyorum ya," güldü Salvatore. Ilgaz göz devirdi.
Salvatore evden birkaç yüz metre ilerideki kış bahçesine geçtiler ve oradaki demir sandalyelere oturdular.

Ilgaz iç çekerek bahçedeki akvaryuma baktı.
"Bazen bu servete bakıyorum,"diye konuştu kendi kendine. Yüzünde buruk bir tebessüm vardı. "Ne kadar da şanslı olduğumu düşünüyorum ama," kısa bir an sustu. Tebessümü yok olurken iç çekti. "Ama para, pul," ağlamak istiyordu.Omuz silkti. "Olduğunda da insana huzur vermiyormuş." Genç adam sessizce kızı izledi. Gözlerinin dolduğunun farkındaydı. Ilgaz'ın neden böyle dediğini bilmediğinden sustu ve cevaplarını almayı bekledi.
"Annem ve ablamlar aslında parayı severler."dedi. "Yalan değil parayı herkes sever ve senin servetinin bana bu konuda huzur getireceğini düşünmüştüm." Ofladı. "Sadece başımı ağrıttı ama."

Salvatore anlamıştı. "Ilgaz,"dedi ama genç kız adama bakmadı.
"Ben onlardan vaz geçerek aslında onlara iyilik, kendimeyse biraz, çok çok az kötülük ettim."dedi Ilgaz. "Artık gerçekten senden başka kimsem yok, olası bir şeyde gideceğim kapı sayısı çok az." Kafasını çevirip adama baktı. "Ama sen benim için ardında kimseyi bırakamazsın." Gülümsedi. "Sen sandığın kadar vicdansız da değilsin. Olsaydın eğer Elizabeth'e bu kadar şans vermezdin."  Genç adamın kaşlarını çatmasıyla gülmeyi kesti. "Eğer gerçekten de Elizabeth'den nefret etseydin bu oyundaki ilk hamlesinden sonra ona yürümesi için zaman vermez Elizabeth'i yer ve bu iğrenç oyunu bitirirdin."

HiçWhere stories live. Discover now