93

1.5K 125 9
                                    

Ilgaz ablasının uzattığı kaşıktan çorbayı içerken başında duran adama kaçamak bakışlar atıyordu.
İki gün önce adama boşanmak istediğini söylemişti.
Salvatore sadece susmuştu.
Bir gün önce de çocukları kendine istediğini ve mahkemede bir sıkıntı çıkarmamasını istemişti.
Salvatore yine susmuştu. Uyanalı neredeyse bir hafta olmuştu.
Çocuklarını çok özlemişti.
Öğrendiği kadarıyla Leonardo çok huysuzdu. Robert da.
Yaşam babası yanındayken sakin ancak babası gidince anne diye ağlıyordu.
Bugün eve gideceklerdi. Çünkü genç kız yavaş yavaş toparlanıyordu.
Dün kocası koluna girerek onu yürütmüştü.

Canı çok acımıştı.

Sonunda lanet olası çorba bittiğinde Ilgaz boğazını temizleyerek,"Cansın, Dawson biraz bizi yalnız bırakır mısınız?"diye sordu.
Cansın kafasını kaldırıp Salvatore'a baktığında genç adam kafasını sallayarak sorun değil demek istedi. Cansın,"Pekâlâ."dedi ve ayağa kalkarak kızın alnına bir öpücük kondurdu.

Dawson da ayağa kalkıp Cansın'ın elini tuttu ve kendisine çekerek dudaklarından bir öpücük çaldı.

Ilgaz bu manzaraya baktığında yüzünü istemsiz buruşturdu.
Dawson ile ablasının çıkmasına ne zaman alışırdı bilmiyordu.

Salvatore derin bir nefes aldı. "Boşanmak istiyorsun evet."dedi. "Ama ben seni bırakamam."

Ilgaz kaşlarını çattı. "Sen değil ben bırakıyorum zaten."

Salvatore kafasını iki yana salladı. "Ilgaz, biliyorum hatalıyım ama artık Elizabeth yok. Bitti bu kâbus."

Ilgaz kaşlarını kaldırarak,"İş işten geçti."dedi.

Salvatore kızın yanına çekti tekli koltuğu ve oturarak Ilgaz'ın ellerini tuttu.
"Ilgaz biz birbirimize deli gibi aşığız."

Ilgaz elini adamın elinden kurtarıp,"Çocuklarımı annesiz bırakacağıma aşkımı kalbime gömerim daha iyi."dedi. "Bitti."

Salvatore gözlerini yumdu ve,"Son bir şans istiyorum."dedi. "Son bir şans. Bir daha asla seni-"

Ilgaz "Lütfen uzatma."diyince genç adam başından aşağı kaynar sular dökülmüş gibi hissetti.

Salvatore lacivert gözlerini kızın gözlerine dikerek kafasını iki yana salladı. "Beni bırakma."dedi yalvarır gibi. "Beni ne olursun bırakma."

Ilgaz adamın bu halini görünce içi hüzünle doldu. Gözleri de hüznü yansıtarak yaşlarla.
Gülümsedi. Gülümsediği an göz yaşları yanaklarından usulca aktı. "Ben sana yalvardım."dedi. "Yalvardım. Bitir bu işi dedim."

Salvatore kafasını salladı. "Haklısın, ama-"

Ilgaz elini kaldırıp adamın sözünü kesti. "Haklıyım evet." Kaldırdığı eli yanaklarına götürüp yaşları kuruladı. "Sen beni ciddiye bile almadın Salvatore, ailenden biri için beni görmezden geldin. Bu ablandır,annendir artık benim için önemsiz. Ben bu hale geldikten sonra senin babana olan sevgini bile önemseyemem. Düşünmem gereken üç çocuğum var," istemsiz hıçkırdı. Kendisini daha fazla tutamadı. "Bir haftadır ne yüzlerini görebildim ne kokularını soluyabildim ne de seslerini duyabildim." Dudağını büktü ve ağlamaya başladı. "Onların bensiz durmadığını ordan burdan öğrendim ve bu bir anne için ne kadar zor biliyor musun sen?" Hıçkırdı ve gülümsedi. "Robert anne demiş." Elleriyle yüzünü kapattı. "Duyamadım bile."

Salvatore uzanıp kızın saçlarını okşadı. "Sevgilim, artık benim için olan tek kişi sensin. Ne annem ne babam."
Ilgaz kafasını iki yana salladı. "Geç kaldın."

Salvatore,"Seni bugün eve götüreceğim."dedi. "Senden tek ricam biraz daha düşünmen. Boşanma davası açmadan bana son bir şans ver ve sadece düşün. Dilersen beni analiz etmek için izle, ama yemin ederim ki senden uzakta olacağım, asla aklını bulandırmayacağım. Bizim ikinci misafir odasında kalırım bu süre zarfında. Ne olur Ilgaz. Ne olur!"

HiçWhere stories live. Discover now