23

3.1K 149 8
                                    

Birkaç gün sonra...

Öğlen arası olduğunda şirkette herkes yemek yemek için dışarı çıkmıştı.
Ilgaz evden getirdiği spagettisini masasında yerken ablası görüntülü aramıştı.
Lokmasını yutarak aramayı açtı.
Kimse olmadığı için rahattı.

"N'aber gülüm."dedi ortanca ablası. En büyük ablası yanındaki kız kardeşine gülüp,"Nasıl gidiyor Amerika bakalım?"diye sordu. "Var mı yakışıklı beyler?"

Ilgaz koca bir lokmayı ağzına tıkarak kafasını salladı. "Yavaş."dedi ortanca ablası. "Minicik ağzın var gibi duruyor içten mağara büyüklüğünde herhalde."

Ilgaz göz devirdi. "Var,var."dedi yutarak. "Bir tanesi var hatta offf..."

Ablaları merak etti. "Kim kız o? Yaşıtın mı? Senden küçük değildir inşallah."

Kıkırdadı Ilgaz. "Değil. Büyük hatta."

Büyük ablası korktu.
"Kız yaşlı mı yoksa?"

Ilgaz koca bir lokma daha ağzına koyarken kafasını iki yana salladı. Lokmasını yutmadan,"Çok büyük değil üç yaş mı ne var aramızda."dedi. Sonra yutarak,"Sevgili olduk."diye sırıttı.

Ortanca ablası ekrana tükürdü. "Hiç demiyorsun!"

Ilgaz mahçup olarak,"Ya, demek istiyordum ancak vakit bulamadım ki."dedi. Sonra bir koca lokma daha attı ağzına.

Büyük ablası uyardı. "Ilgaz, yut önce sonra diğer lokmayı sok ağzına. Çocuğun yanında da alıştıktan sonra böyle yersen senden soğur."

Omuz silkti genç kız. "Onun yanında dikkatli yerim olur biter."

Ablası göz devirdi. "Kızım tamam ilk zamanlar dikkatli yersin de sonrasında alışınca farkına bile varmazsın."

Ofladı Ilgaz. "Ay ne yapayım abla şimdi, iştahlı yiyorum diye benden soğuyorsa kapı orda. Onun ağzına tüküreyim o zaman ben. Allah Allah!"

Salvatore on dakikadır gizlice izlediği kızın son cümlesiyle gülme krizine girdi.
Ilgaz duyduğu sesle korkarak arkasını döndü.
Odanın kapısında omzunu duvara yaslamış yakışıklı adam gülerek ona bakıyordu.
Ortanca ablası sordu. "Ne oldu lan kim geldi, kanın çekildi senin?"

Ilgaz yutkunarak,"Ben kapatıyorum sonra ararım sizi."diye önüne döndü.
İki ablası da hızla bağırdı. "O geldi değil mi? Kızım sakın kapatma gebertiriz seni. Ayrıca Türkçe konuşuyoruz ne anlayacak ve! Hemen göster. Bakalım dediğin kadar yakışıklı mıymış?"

Salvatore yaslandığı duvardan doğrulup Ilgaz'ın yanına gitti ve masanın üstündeki telefonu alarak gülümsedi. "Merhabalar."dedi Türkçe bir şekilde.

Ablaları şaşkınlıkla dona kaldılar.
"E bu Türk?"diye ekranda görülmeyen birinden ses geldi.
Bir diğer ses de fısıltıyla,"Çok yakışıklı he."dedi.

Salvatore kızın yanına bir sandalye çekerek oturdu ve kadraja hem kendisini hem de Ilgaz'ı aldı.
"Yarı Türk'üm."dedi.

Ilgaz utancından yerin dibine girmek istiyordu. Adam onun tüm konuşmasını duymuş muydu?

Büyük ablası,"Merhaba,"dedi sevecen bir şekilde. "Ben Ilgaz'ın en büyük ablası Şule."telefonu yanındakine verdi. "Ben ilk ortanca Şevval."dedi kız gülümseyerek. O da bir başkasına verdi. "Ben sevda."dedi kız soğuk bir utangaçlıkla. Ve diğerine vererek,"Al Cansın."dedi.
Kız telefonu aldı.,"Ben de Cansın. İkinci küçük ablasıyım."
Ilgaz ofladı. Neden bu kadar çok ablası vardı ki?
Salvatore iyice keyiflendi. "Tanıştığıma memnun oldum. Hepiniz bu kadar mısınız? Beş ablası var sanıyordum."dedi.
Büyük ablasının sert sesini duydu. "Yaren yapacağın tek şey kendini tanıtmak ne büyüttün ya!"

HiçWhere stories live. Discover now