106. Bölüm

335 34 0
                                    

Prens Heinley'in mektubu beklentiyle doluydu ve benim katılımımdan memnun olacakmış gibi görünüyordu.

'Prensin hiçbir beklentisi olmasaydı daha iyi olurdu...'

Prens Heinley'nin tahmin ettiği gibi o mektubu yazarken gitmeyi düşünmüştüm. Ama şu anki sorunla...

'Ne yapmalıyım?'

Bu koşullar altında taç giyme törenine gidemezdim. Rashta'nın yemeğine zehir konması skandalı karşısında gafil avlanmıştım ve Sovieshu, suçlunun Kosair olduğuna ikna olmuştu. Kısa süre sonra bunu Ağabeyim ve arkadaşının yaptığını öğrendim. Uzun bir süreliğine ülkeyi terk etmem benim için zor olacaktır.

"Ha..."

Masama gittim, kalem ve kağıt çıkardım. Kalemimi mürekkep hokkasına batırdım.

"Ama prensin bana bir kez daha mavi kuşu göndermesine sevindim."

Heyet Batı Krallığı'na Büyük Dük Lilteang'ın baş temsilci olduğunu bildiren bir duyuruyla gelecekti, ancak bunu Prens Heinley'e bizzat açıklayan kişi olmak istedim.

— Halletmem gereken birçok acil işim var ve bu uzun yolculuğu yapamayacağım, üzgünüm. En içten tebriklerimi iletiyorum.

Ben mektubu yazarken mavi kuş yanımda tuhaf sesler çıkarmaya başladı. Yazmayı bıraktım ve başımı kaldırıp baktığımda mektuba bakan kuşu gördüm. Sanki ona baktığımı hissetmiş gibi aniden yan tarafa baktı.

"?"

Sanki bakmıyormuş gibi davranmaya çalışıyormuş gibi görünüyordu. Oldukça sevimliydi ama önceliğim mektubu şimdi yazmaktı. Birkaç satır daha yazıp mektubu kuşun bacağına bağladım. Bitirdiğimde, sanki acelesi varmış gibi hemen pencereden dışarı uçtu. Bir an onun gökyüzüne doğru kaybolmasını izledim, sonra pencereyi kapatıp oturma odasına gittim.

Akşama kadar kendimle tartıştıktan sonra bir karar verdim. Sovieshu'nun kolayca fark edebileceği açık bir yalan mı söylemeliyim, yoksa gururumu bir kenara bırakıp ondan özür mü dilemeliyim diye tartışmanın faydası yoktu. Bu konuda ne kadar endişelenirsem, durum o kadar karmaşık hale gelecekti.

Özür dileseydim hikaye biterdi; eğer yalan söyleseydim, buna tutunmak zorunda kalırdım. Yarın sabaha kadar beklersem fikrim değişebilirdi, bu yüzden saatin geç olmasına rağmen Sovieshu'yu ziyaret etmeye karar verdim.

'Belki Sovieshu Rashta'yla birliktedir.'

Bunu ancak doğu saray koridorunda yürürken fark ettim ama özrümü geciktirmek istemedim. Neyse ki Sovieshu yatak odasında yalnızdı ve beni hemen içeri aldı.

"Araştırmayı tamamladınız mı?"

Odaya girer girmez bana doğrudan sordu ve kapıyı kapattı. Buraya ne için geldiğimi biliyordu.

Şey, en azından konuyu gündeme getirmeme gerek yoktu.

"Evet."

Başımı salladım, o da kaşlarını kaldırdı ve cevabımı bekledi. İçimde bir kızgınlık hissi kabardı ama dudaklarımı sözcükleri oluşturmaya zorladım.

"Dediğin gibi-"

Ben konuşmayı bitiremeden Sovieshu hafifçe avucunu dudaklarımın üzerine koydu ve ağzımı kapatarak konuşmamı engelledi. Ne yapıyordu? Ona baktım ve konuştu.

"Bu yeterli."

"...Ne demek istiyorsun?"

"Bunu söylemene gerek yok."

"Özür dilememi istemiştin."

"Bunu öfkeyle söyledim."

"Leydi Rashta yaralı değil mi?"

Remarried Empress (Yeniden Evlenen İmparatoriçe) TÜRKÇE ÇEVİRİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin