Bölüm 2

4.9K 331 62
                                    

Bilge tüm bu yaşadıklarına hala inanamıyordu.

Uçurumdan atlamayı kafasına koyduğu andan itibaren bir daha gözünü açabileceğini düşünmemişti.

Çok, çok ilginç bir şey olmuştu.

Büyüye de sihire de inanmazdı.

Fakat bu yaşadıklarının başka bir açıklaması yoktu.

Ona verilmiş küçük odada kapının önünde durmuş, öylece ayakta kalmıştı.

Üstünde hala ıslak kıyafetleri vardı.

Tabi ıslaklığı kurumuş, kumaşlar vücuduna iyice yapılmışlardı.

Ne yapacak bilmiyordu.

Hangi yılda olduğunu bile henüz öğrenememişti. 

Bu dönemin insanları nasıl yıkanır, geceleri ışıksız nasıl yaşarlar ve tabiki teknolojisiz hayat nasıldı bilmiyordu.

Bildiği tek şey hiçbir şey bilmediğiydi.

Ondan geriye hiçbir şey kalmamıştı.
Annesi ve babası aklına gelince gözleri doldu.

Katilleri kim bilmiyordu.

Öğrenememiş, öğrenemeyecekti.

O kadar berbat bir haldeydi ki tek çareyi uçurumdan atlamak sanmıştı.

Ayakları daha fazla onu taşıyamadı.

Ağzından kaçan hıçkırıkla beraber dizleri üstüne düştü ve ağlamaya başladı.

Sesinin çok çıkmaması için çabaladı ağlarken.

Durdurmaya çalışıyordu kendisini, gözyaşlarını ama daha da artıyordu hıçkırıkları.

Babasını ve annesini çok özlemişti.

Onlardan başka kimsesi yoktu.

Ne geçmişte ne de gelecekte.

"Babamm."diye fısıldadı.

"Anneciğim." Sırtını arkasındaki duvara dayayıp dizlerini kendisine çekti.

Ellerini dağınık saçlarından geçirip başında tutarken ufak bir çığlık attı. "Neden ben Allah'ım?" Diye içine içine bağırdı.

Tekrar intihar edebilecek cesareti kendisinde bulamıyordu.

Ama bu zamanda nasıl yaşayacak bilmiyordu.

Hiçbir şeyi bilmediğini her fark ettiğinde kendisine yumruk atmak istiyordu.

Öfkesini yere yumruk atarak çıkardı.

Bir kere daha vurdu.

Ve bir kere daha.

Öfkesi dinmiyor artıyordu.

Sakin olmak için derin bir nefes aldı.
Kendisi bir psikologdu.

Hiç sahada çalışmamış direkt olarak akademisyenlik yapmaya başlamış da olsa kendisini terapi etmeliydi.

Birkaç bilimsel yöntemle delirmediğine emin olmuştu.

Zamanda nasıl yolculuk yaptı bilmiyodu ama delirmediği kesindi.
Bu ağır depresyonu nasıl atlatacağı konusunda pek bir fikri yoktu.

Önce kendisini iyice izlemeliydi.

Tıklanan kapı sesiyle birlikte toparlanmaya çalışıp hızla ayaklandı.

Elleriyle göz yaşlarını sildi ve, "Girebilirsiniz."diye fısıldadı. Sesinin çıkmadığını görünce boğazını temizledi. Tekrar seslendi. "Lütfen girin."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin