Bölüm 93

982 135 24
                                    

Andrew, Gustavo'nun ölmeden önce söylediği o cümleyle aniden onun boğazını sıkmayı kesti ve onu sırt üstü çevirdi.

Ama çok geçti.

Gustavo ölmüştü.

"Uyan."diye hırladı yakasını tutup biraz havaya kaldırdı. "Uyan!"diye bağırdı ve yüzüne bir yumruk geçirdi. "Dediğini tekrarla, uyan!" Bir yumruk daha geçirdi.

Tüm izleyenler aniden sessizliği ele aldı. Bilge gözlerini kısarak kocasını izledi. Ne yapıyordu böyle?

"Uyan orospu çocuğu uyan!"
Hali bile yoktu ama öyle bir bağırdı ki Kral bir sıkıntının olduğunu anlayarak kafese askerleri gönderdi.

Andrew, Gustavo'nun kafasını yere vurmaya başladı.

Muazzam bir güçle vuruyordu. Öyle ki askerlerin kilidini açmaya çalıştığı kafes bile titriyordu.

Ve her vuruşunda,"Uyan ve tekrar et!!"diye haykırıyordu.
Derken Gustavo ve kafasından kemik kırılma sesleri gelmeye başladı. Askerler kafesin kilidinin sıkıştığını Kral a korkuyla söylediler.

Kral gözlerini belerterek,"Kırın o zaman! Görmüyor musunuz!!"diye bağırdı ve tahtından kalkıp Andrew 'i gösterdi.

Andrew, yine taş yürek modunu açmıştı.

Acımasız, vicdansız, bir cesede bile saygısı olmayan kalpsiz Andrew diyeceklerdi.

"Sana! Uyan! Diyorum!" Gustavo 'nun boynundaki kaslar bunca darbeye, sarsılmaya dayanamamış olacaktı ki yavaş yavaş açılmaya başladı.

Bilge yüzünü ekşiterek eğdi. Aman Allahım, Andrew. Gustavo 'nun bedenini başından ayırıyordu.

Oysa Andrew sadece şoka girmişti.

Tek bir noktaya odaklanmıştı. O da Gustavo'nun uyanması.

Yüzünü yumruklamaya devam etti.

Gustavo'nun alnı içeri çökmüş, burnu, eti tamamen parçalanmıştı. Bilge ağlamaya başladı,"Andrew bırak onu!"dedi.

Andrew onu işitiyordu ancak kulağındaki uğultudan duymuyordu.

Onun burada ne işi vardı!

Andrew, ruhunu tanrıya teslim etmiş adamı döverken omzundaki Natalie 'de de var olan lekeyi görünce daha da delirdi ve bağırarak kumral saçlarını tutup kafasını bedeninden ayırdı.

Gustavo'nun kanı ön sırada dövüşü izleyen çoğu kişiye fışkırmış, fışkırmaya devam ediyordu.

Bilge kafasını anlık kaldırdığında yüzüne sıçrayan kanla irkildi ve Sherlock 'a yandan yapışarak kendisini korumak istedi durmayan kandan.
Tüm salon korkuyla bağırdı. "Bu adam delirmiş!"diye bağırdı yaşlı bir aristokrat.
Midesi çok kötüydü. Andrew kopmuş kafaya,"Uyan lanet olası herif."diye fısıldadı. Yalvardı,"Uyan ve az önce söylediğin şeyi tekrar et."

Artık ağlıyordu. Elindeki kelleyle yere kapandı ve yüzünü insanlara gizleyerek hüngür hüngür ağladı.

Bilge ağzına gelen midesiyle elini dudaklarına kapattı.
Kralın askerleri çok geç kalmışlardı kafesin kilidini kırarken ama başardılar ve ikisi elindeki insan başıyla ağlayan Andrew'i hızla kaldırdı. Bir diğeri de elindeki Gustavo'nun başını aldı.

Bilge kan kokusundan daha fazla dayanamadı ve ayaklarının üstüne aniden midesinde ne varsa hepsini döktü.

Andrew tam o an karısının sesinin geldiği kısma kafasını kaldırıp Bilge'ye baktı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin