Bölüm 27

2.6K 200 10
                                    

Andrew karşısında oturan sandalyeye mahkum edilmiş adama sertçe,"Kimsin sen?"diye sordu.
"Leydin'e ne hadle dokunur, canını yakmaya çalışır, ne hakla onu bıçaklarsın!"

Edward gözlerini kısarak adamın yüzünü inceledi.
Çok tanıdık bir tipi vardı,
Fazla tanıdık.

"Beni sizin eski karınız tuttu."diye hırladı. "Leydi Jennifer,"

Andrew kaşlarını çattı,"Ne demek beni leydi Jennifer tuttu!" Öfkeyle bağırdı. "Leydin'e iftira atmaya utanmıyor musun! Senin kelleni giyotinle gövdenden kopartacağım!"

Adam,"İftira değil Lord Andrew!"dedi hemen.
Edward,"Ben Jennifer 'dan böyle bir şey bekliyorum açıkçası,"diye fısıldadı kulağına.

Andrew kaşlarını kaldırdı ve,"O kadar ileri gitmiş olabilir mi?"dedi.

Edward omuz silkti.

"Anlat."diye bağırdı adama doğru dönerek Andrew.

Bir saat süren sorgulama sonunda,"Demek baloda karımı korkutan da sendin."diye mırıldandı gömleğinin kollarını yukarı doğru katlayarak.

Edward keyifle adamı dövmekten beter eden ağabeyini izledi.
Andrew sinirle adamın üstünden kalkarak yüzüne tükürdü ve,"Alın bu orospu çocuğunu, ziyotine oturttun."

Edward diğer askere,"Leydinizi korumak yerine kapının önünde kadınlar gibi gıybet yapan aptal askerleri getirin."diye emir verdi.

Bir buçuk saat de onlar dayak yedikten sonra karısının yanına giden Andrew onu uyurken buldu.

Yanına kanlı elleriyle ve kirli kıyafetleri ile uzanıp tavana baktı.

Sonra da derin bir nefes aldı.

Bilge çok yorgun duruyordu.
Fazla yorgun.

E tabi, zordu. Nasıl olsa bıçaklanmıştı.

**

Sabah olduğunda genç kız gözlerini açtığı gibi yanında uyuyan her yeri kan olmuş adama şaşkınlıkla baktı ve korkarak,"Andrew!"diye bağırdı.

Andrew sıçrayarak uyanıp telaşla,"Ne oldu!!"diye bağırdı. Hızla doğruldu ve uzanan kızın her yerini elleriyle, gözleriyle taradı.

Bilge,"Asıl sana ne oldu!?"diye ciyakladı.

Andrew kaşlarını çattı,"Bir şey olmadı?"

Bilge,"Her yerin kan!"diye bağırdı.

Andrew kafasını eğip dünden kalma kıyafetlerine baktı.
Adam döverken fazlaca yorulmuş, kıyafetlerini çıkarmadan direkt uyumuştu.

"Benim değil."diye mırıldandı. Yavaşça gömleğinin düğmelerini söktü ve çıkardığı gibi yere attı.
Bilge,"Bana böyle çıplak sarılır mısın?"diye sordu iç çekerek.

Andrew gülümsedi ve,"Ne dedin sen?"diye çapkınca sordu.

"Çıplak sarıl,"dedi Bilge ciddiyetle.

Andrew kafasını salladı,"Emrin olur leydim."dedi ayağa kalkıp pantolonunu da çıkardı. Sonra tekrar yatağa girdi ve Bilge'ye yandan sarıldı.

Bilge adamın sıcaklığı ve sert kokusuna sığındı. "Biraz ter kokuyorsun."dedi yüzünü kısa bir an buruşturarak.

Andrew kızı aniden bırakarak kendisini kokladı,"Üzgünüm, dün biraz yoruldum."

Bilge gülümsedi,"Problem yok koca oğlan, gel ve karına sarıl, yaralı kuşun sana ihtiyacı var."

Andrew yutkunarak kıza tekrar sarıldı ancak koltuk altını kaldırmamaya özen gösterdi. "Birazdan kesinlikle duş alacağım."

Bilge kıkırdadı,"Yaralı olmasaydım beraber alabilirdik."

Andrew kaşlarını kaldırdı ve,"Bu teklifini iyileştiğinde hatırlatacağım."dedi.

Bir önceki evliliğinde, yatağına giren fahişelerden ya da herhangi bir lordun karısının beraber duş alma teklifinin ettiğini duymamıştı.

Öncelikle bu biraz yürek isterdi, kimse lordun duşuna karışamazdı.

Ama Andrew kızın bu teklifini duyduğu gibi direkt sertleşmişti.
Gözlerini yumduğunda aklına gelen görüntüler iyice kanını hızlandırdı.
Çıplak bedenine değen ince beden...
"Siktir."diye homurdandı ve kızdan ayrıldı.

Bilge merakla gözlerini açarak,"Ne oldu?"diye sordu.

Andrew,"Canım acıyor."diye homurdandı bacak arasına çaktırmadan bakıp.

Bilge kaşlarını çattı,"Tahrik mi oldun?"

Andrew iç çekerek sustu.
Bilge kocaman gülümsedi."Beni soy ve birlikte olalım, yaram derin değil, bende tahrik oldum."

Andrew şaşkınlıkla kıza döndü,"Sen ciddi misin?"

Bilge kafasını salladı,"Evet ama sadece uzanırım."

Andrew gülümsedi,"Ben hazırım, sen de hazırsan başlayalım?"

**

Andrew kızın dudaklarını mutlulukla öpmeye başladı ve elini kızın çıplak vücudunda arsızca gezdirip boynuna eğildi.

Bilge inledi. "Hareketlerini sert ve hızlı yapma, canım acıyor."

Andrew erkekliğini kızın içine yavaşça sokarak,"Asla."dedi. "Asla canını yakmam."

Kızın göğüslerine dudaklarını götürdü ve yavaşça sürttü. Sonra birden ağzının içine aldı.
Bilge de o sıra adamın omuzlarına, göğüslerine dokunup adamı delirtti.
Yavaş yavaş tatmin oldular.
İşleri bittiğinde Andrew kızın içinden uzun bir süre çıkmayarak boynunda soluklandı.

Bilge'nin kalp atışları kulağındaydı.

İşin kötü yanı Andrew kızın içine son sevişmelerdir sürekli boşalıyordu.
Ama Bilge bilmediğinden bir şey diyemiyordu.

Bilge adamın sırtına sımsıkı sarılıp tırnaklarını ona sürtünce Andrew küfür etti ve kızın içinde tekrar sertleştiğinden yavaşça hareket etmeye devam etti.

Bilge bu ani hamleyle inledi. Andrew gülümsedi,"Canın acıyor mu?"

Bilge kafasını iki yana salladı,"Acayip iyi hissediyorum."

"Bende."diye homurdandı Andrew. Kızın göğüslerine dudaklarını götürdü ve bastırarak ufak tepeleri ağzının içine aldı.

Bir buçuk saat kadar birbirlerini sevdiler.
Bilge,"Sen sevişirken şiddet seviyorsun."dedi yavaşça ayağa kalkarken.

Andrew güldü,"Bunu anlaman ne hoş, tırnaklarını vücudumda hissetmek isterim doğrusu."

Bilge kıkırdadı.
İkili üstünü giyinerek aşağı kahvaltıya indi.
O sıra Thomas koşarak masada oturan lordunun yanına gitti ve dik durarak,"Efendim, York kontesi Leydi Jennifer, York Leydimize geçmiş olsun dileklerini sunmak için huzurunuza çıkmak istemektedir."

Andrew kaşlarını kaldırdı ve karısına bakarak,"Gelsin mi?"diye sordu.

Bilge direkt somurttu. "Gelsin."dedi.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin