Bölüm 76

1K 137 14
                                    


Andrew güne dudağındaki ufak baskıyla başlamıştı.
Gülümseyerek karşılık verirken Bilge adamın kucağına çıkmış ve saçlarını okşamaya başlamıştı.

Genç adam karısının daha bir mutlu seviştiğinin farkında, onu yavaşça yatağa devirip üstüne dudaklarını hiç dudaklarından çekmeden çıkmış ve güzel bir öpücük girdabına sokmuştu onu.

Bilge nefesi kesildiğinde kafasını geri çektiği gibi Andrew dudaklarını kızın boynuna indirdi. Bilge adamın alt geceliğinin iplerini çözüyor, bedenini bedenine bastırıyordu.

Andrew de ondan farklı değildi. Karısından biraz ayrılıp geceliğinin yakasından tuttuğu gibi iki yana aniden çekti ve ince gecelik gürültü ile yırtıldı.

Bilge şaşkınlık nidasıyla,"Andrew!"dediğinde adam kendi geceliğini çıkartmış yere atmıştı.

"Efendim,"dedi şirin bir şekilde tekrar karısının bedenine eğilirken.

Bilge güldü, adam karısının bedenine öpücükler kondururken,"Bilmiyorsun Bilge,"dedi. Bilge bu büyülü dokunuşların etkisinde inleyerek,"Neyi?"diye sordu.

Adam doğruldu ve erkekliğini karısının girişine götürüp kafasını kaldırarak tekrar Bilge'ye baktı. "Seninle hamileliği yaşayacağım için ne kadar heyecanlıyım bilmiyorsun."dedi ve yavaşça Bilge'nin içine girdi.

Onu incitmek istemiyordu.

Karısı hamileydi!

Bilge gözlerini yumdu ve yutkunup,"Bilmiyorum,"diye fısıldadı.

Andrew yavaşça git gel yapmaya başladı. "Bilmiyorsun,"diye hırladı. "Sana olan aşkımın ürkütücü derinliğini bilmiyorsun."

Bilge gözlerini açarak burnunun ucundaki adama baktı ve elini kaldırıp yanağını okşadı. "Sen de bilmiyorsun Andrew,"dedi adam durup sadece karısının gözlerine baktı. "Senin uğruna kendimden, hayatımdan, kendi vaktimden vaz geçtim. Bunların nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun."

Andrew gözlerini kısarak Bilge'nin kahve gözlerine baktı.

Genç kız ona bu denli derin bakan lacivert gözlerle titredi.

Adam kımıldamadı.

Ancak birden dudaklarına yapıştı ve onu deli gibi öpmeye başladı.

**

Kral,"Gustavo'yu yeneceğinden şüphem yok Lord Andrew,"dedi rahatça. Şarabından bir yudum alıp ağzına çileğini koydu ve büyük, kırmızı çileği tek seferde yuttu.

Andrew güldü,"Bu, sizin benim üstümden gövde gösterisi yapmadığınız anlamına gelmez, kralım."

Kral sertçe yutkunup boğazını temizledi ve başında bekleyen hizmetli kıza,"Defol,"diyerek ellerini salladı.

Bu konuşma, yine, yeni, yeniden onun itibarını zedeleyecek cinstendi.

Kız eli ayağına dolanarak geri geri koşarken Andrew,"Buraya gelme davetini kabul ettim Kral Adam ,ancak beni iyi dinle, sana karşı herhangi bir sempati duymuyorum. Sen, benim kral olmam için önümdeki tek engelsin ve bunca sene sana merhamet ettim çünkü senin gibi mevki düşkünü biri değilim. Benim babam, ailem ezelden beri soylu, aldığımız tüm toprakları kanımız ve dişimizle aldık. Lakin sen sabrımı bitirdin. Gustavo'nun beni bir kere yendiğini biliyorsun, eminim ki temennin bu sefer beni öldürmesi ve her an seni gırtlaklayacak bir rakibinin kalmaması." Gözlerini kıstı ve yandan güldü, "sanırım planların işe yaramayacak. Tahmin ettiğin gibi tahtını da istemiyorum, isteseydim elli kere senden almıştım."

Sonra kaşlarını çattı ve karşılıklı oturdukları upuzun masada biraz öne çıktı, kral çoktan kızarmış, morarmıştı.

Bu lorddan gerçekten korkuyordu.

Yedi kere öldürmeye çalışmış hepsinde başarısız olmuştu.

Andrew de ondan intikamını Kraliçeyi yatağa atarak almıştı,

Kral bunu biliyordu ancak bir türlü kanıtlayamamıştı.
"Buraya geldim, karımı dava eden o hadsiz kralı görmek için. Buraya geldim, senin beni son kez görürüm umudunun boşa olduğunu söylemek için. Ve buraya geldim, seni öldürmek için herhangi bir nesneye ihtiyacımın olmadığını sana son bir kere daha söylemek istediğim için Kral Adam."

Sandalyesini gürültü ile geri itti ve ayağa kalktı. "Sana afiyetler olsun, ben karımın yanına gidiyorum ve uyarıyorum. Hicbirinizi o ve oğlum Harry'nin etrafında dolaşırken görmeyeceğim."

**

Kral Luie, Bilge'yi çok fena darliyordu.

"Aslında,"dedi. "Çok güzelsiniz."

Bilge göz devirmek istedi ama mutluydu.

Gracia dün gece çoktan yola çıkmış Kral ona verilmiş yedi-sekiz yeni nedime ile zevk sarhoşluğundan göremiyordu.

Bilge,"Teşekkür ederim,"dedi utanarak.

Bahçedeydiler.

Bilge ve yaşlı Luie, Andrew'i bekliyorlardı.

İki bankta karşılıklı oturmuşlardı.
Önlerinde bir süs havuzu ve havuzun içinde renk renk balıklar, çevrelerinde mavi, pembe, turuncu çicekler vardı.

"Fransa'da sizin gibi bir leydi görseydim, onu Kraliçem yapardım."

Bilge kafasını salladı,"Ne mutlu size."
Etrafına bakınarak gözlerini Luie'nin rahatsız edici gözlerinden kaçırdı.

Kral Luie gözlerini kıstı ve koca göbeğini tutarak ayağa kalktı.

Süs havuzunu ağır adımlarla geçti ve yavaşça kızın yanına oturdu.

Bilge adam ayağa kalktığı andan itibaren kaçamak bakışlarla ne yaptığını anlamaya çalıştı ama yoktu.

Yanına oturduğunda burnunu sızlatan ağır alkol kokusu ile midesi bulandı.

Luie elini Bilge'nin siyah saçlarına attı ve yavaşça bir tutamı iki parmağının arasında kaydırdı.

Bilge boğazını temizledi ve,"Kral Luie, ne yapıyorsunuz?"diye sordu etraflarında hizmet için bekleyen insanlara belli etmemek için.

"Davayı geri çektim, bir hediyeyi hak etmiyor muyum sence?"

"Ne?"
"İçine girmemek için kendimi nasıl kasıyorum bir bilsen Gracia."diye mırıldandı yarı baygın halde olan yaşlı Kral.

Bilge duyduğu isimle birlikte kaşlarını çattı ve karşıya bakmayı keserek hiddetle Kral'a döndü.

Saçında ki eline öyle bir vurdu ki Luie, eli kırıldı sandı.

Sinirle ayağa kalktı Bilge. "Ahlaksız!"

Luie şaşkındı. "Ne dedim ki ben?"

Bilge öfkeyle adamın oturduğundan kırdığı dizine tekmeyi geçirip Kral Luie'yi acı içinde bağırttı.

Bahçeye karısının yanına gitmek için inen Andrew ise gördüğü manzara karşısında donakalmış, aklı geri geldiği gibi onlara doğru koşmaya başlamıştı.

Bilge,"Ahlaksızca tekliflerinizi kendinize saklayın!"diye bağırdı. "Sizi eşek sudan gelinceye kadar döverim yoksa!"

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin