Bölüm 127

931 136 46
                                    


Olivia mutfaktan kahkahalarla çıktığı gibi aklına geçmiş zamanlar geldi. Eskiden soğuk, siyah beyaz olan bu malikane şimdi rengarenkti.

Gülmek bile yasaktı geçmişte. Herkes korkardı Lordlarına gülerken yakalanmaya.

Şu anda mutfaktan kahkahalarla salona geçebilecek kadar huzurluydular.

"Efendim,"dedi Olivia derin bir nefes alıp. "Sofra hazırlar."

Andrew kafasını salladı,"Geçelim o zaman yemek yeme odasına,"dedi ve Süleyman 'a döndü. "Lütfen efendim, önden siz."

Süleyman ayağa kalkıp yanındaki karısına baktı ve hafifçe eğilip,"Önden her zaman hanımlar,"dedi.

Kaan şaşırdı. Süleyman, İngiliz özentisi miydi?

Gracia teşekkür ederek geçince Süleyman başına geleceğini bildiğinden Kaan'a dönerek,"Bak oğul,"dedi. "Özünü kaybetmeyeceksin, özüne katacaksın." Kaan kafa salladı, "Benim karım İngiliz. Ona duyduğum saygı sonsuz."

Kaan utandı,"Orası öyledir beyim,"

Süleyman Türkçe söylediği cümlelere herkes duysun diye İngilizce devam etti. "Ve Peygamber efendimiz Hz Muhammed Sallallahu aleyhi vesselam, kadını ikinci seviye görmezdi. Kadına değer verirdi. Ben dinimi SUUDİLERDEN ALMADIM."

Kaan elini göğsüne koydu ve iyice eğilip,"Elhamdülillah."dedi.

Andrew, Katherine ve Edward şaşkınlıkla birbirlerine baktılar.

Bilge ile Güneş ise gülümsedi.

Yaşadıkları bu Anglikan mezhepli hristiyanlardan mütevellit uzak oldukları İslamiyet artık sadece kalplerinde değil etraflarındaydı da.

Ve bu, içlerini sıcacık yapıyordu.

**

Katherine yemek masasında kaçamak bakışlarla baktığı Kaan ile aniden göz göze gelince utancından domatese dönerek başını öne eğdi.

Andrew ona küsen oğluna çaktırmadan bakıp bakıp,"Bilge bu şişko niye hiç yüzüme bakmıyor?"diye sordu.

Bilge,"Ödünü patlattınız da ondan."dedi yerde oyun oynayan bebeğe bakıp.

Süleyman kucağındaki Atilla'ya önündeki etten verince Bilge,"Baba daha bir yaşında bile değil,"dedi korkuyla.

Süleyman,"bir haftaya bir yaşında. Mayıs on beş doğumlu. Biliyorum "dedi. "Yanımda doğurdun eşek sıpasını." Tombul eliyle eti eliyle ağzından alıp tekrar ağzına koyan mavi gözlü bebeği anlık olarak oynattı Atilla kahkaha attı.

Katherine gülerek, "Yüzü gözü her yeri et suyu oldu."dedi.

Andrew kafasını kaldırdı, ağzındaki dana bifteği çiğneyip sırıttı. Edward karısının önündeki yiyeceklere bakıp,"Biraz daha ye bu ne kuş kadar."derken Bilge gözlerini belerterek Atilla'ya baktı. "Her yeri yağ oldu, ayy."

Süleyman torununun tombul, yağlı ve etli elini öptü. "Bir şey olmaz,"

Gracia,"Çok tatlı bir yüzü var ya,"dedi sevgiyle. "Gerçekten de o kadar güzel ki hayran kalmamak elde değil."

Edward güldü,"Şeytan tüyü var şeytan tüyü."

Güneş elindeki bardakla,"Amcasına çekmiş,"diye fısıldadı ve suyunu kafaya dikti.

Edward güldü.
Andrew,"Atilla, barışalım be oğlum be,"dedi yan çarpraz da oturan kayınpederine doğru eğilip.

Atilla kaşlarını çattı. Kafasını başka tarafa çevirince Andrew göz devirdi. "Dejavu oldum resmen."Karısına baktı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin