Bölüm 85

1K 127 22
                                    

Bilge salona girdiğinde Edward gülmeye başladı,"Gelin bakalım Leydim."

Bilge gözlerini kısarak ona bakan Andrew, Atilla ve Edward'ı inceledi.
"Siz ikiniz yanınıza ek olarak Atilla'yı alıp çete mi kurdunuz?"

Andrew,"Edward, ayaktaki kadına der misin onunla konuşmadığımı."dedi bakışlarını Bilge'den çekmeden. "Ve evet, üçümüz Britanya'nın en güçlü üç erkeğiyiz. Bunu da ilet lütfen."

Bilge alayla kaşlarını çattı,"Atilla değil yürümek emekleyemiyor bile."

Edward güldü,"Leydim, ben olaya müdahale etmek isterdim ancak küfür edersiniz diye korkuyorum."

Bilge sinirle kocasına kızdı,"Hemen yetiştirdin mi! Seninle hiçbir şey aramda kalamayacak mı ya!! Sürekli dedikodu yapıyorsunuz!"

Andrew oğlunu yanına oturtup koltukta biraz öne çıktı,"Gevşek ağız Alfonso söyledi!"

Bilge öfkeyle mutfak kapısına döndü.

O sırada ocakta akşam yemeğini pişiren Alfonso her şeyi duyduğundan Lordunun cümlesiyle gözlerini sımsıkı yumdu ve tanrısına dua etmeye başladı.

Bilge,"Alfonso!"dedi sinirle. "Senin o ninenin gevşek donunu sana yedirmem mi lazım sesini kesmem için!"
Edward gözlerini belerterek Andrew 'e baktı.

Andrew bıkkınlık içindeydi. "İşte böyle sürekli bir şiddete meyillilik var Edward. Asıyor, kesiyor, küfrediyor. Biz yapsak psikopat oluyoruz ancak kendisi yapınca hep haklı."

Bilge esasen dalga geçen adama baktı ve bu sefer bakışlarında alınganlık vardı. "Andrew,"dedi hüzünle. "Niye böyle diyorsun ya," gözleri doldu.

Edward şaşkınlıkla,"Ne oldu birden ya?"dedi.

Bilge yutkunup arkasını döndü. Bu iki erkeğin karşısında ağlamayacaktı. "Ben bahçeye gidiyorum." Kırgınlığı ile geldiği yere geri gitmeye başladı.

Andrew,"Güzel şeyler olmuyor sanırım, Edward gel Atilla'yı tut."dedi arkasını dönüp giden kıza bakarken.

Edward dudağını dişlemiş ayağa kalktı. "Küstü."
Atilla'nın yanına oturdu.
Andrew ayağa kalkıp kafasını salladı. "Gideyim, özür dileyeyim. Ulan küfürü ben yedim, özrü ben diliyorum." Söylene söylene bahçeye gitti.

Edward, Atilla'ya"Zaman ötesinden bir kadınla evlenirse olacağı bu değil mi?"dedi. "Bu evlilik bu yıla ait değil, bu düzen, bu aşk alışagelmişin dışında bir mevzu." Atilla büyük mavi gözleriyle ona bakıyordu. "Bende isterdim açıkçası." Edward omuz silkti. "Flora'yı seviyorum dedim ama Flora'yla da evlenmeyeceğim Atilla. Flora da ablasından farksız değilmiş. Kalbim öyle kırık ki..."

"Bilge!" Andrew bahçeye çıkan karısının peşinden koşup kolunu yakaladı ve kendisine çekti.

Bilge,"Dur ya,"dedi sakince. Adamı yavaşça itti. Andrew sessizce ağlayan karısına,"Üzüldün mü sen?"diye sordu yumuşak yüzüyle. Kafasını eğdi ve boştaki eliyle kızın yanaklarını sildi. "Ben, leydimi üzdüm mü yoksa?"

Bilge burnunu çekti,"Yani, kırılıyorum Andrew." Omuz silkti. "Küfürü hak ettin, Jennifer senden iyi sevişiyor benimle dedin. Bu ne kadar kırıcı biliyor musun sen?"

Andrew telaşla,"öyle demek istemedim Bilge."dedi. Karısının yanaklarını tutup başını kaldırdı ve ona bakmasını sağladı. "Ben seni seviyorum, ben sana aşığım, senin için varım, seninle var oldum. Senle yaşadığım her an, basit bir kavga bile Jennifer ile sevişmekten çok zevk veriyor bana." Kızın dudaklarına hızlı ufak bir öpücük kondurdu. "Böyle bir şey diyeceğime ölürüm daha iyi."

Taş yürekWhere stories live. Discover now