Bölüm 23

2.5K 217 20
                                    


Bilge anadan üryan adama"Lordum giyinir misiniz artık?"diye sordu. "Lord ufaklığı görmek istediğimi sanmıyorum."

Andrew şaşkınlıkla,"Ufaklık mı?"dedi.
Kafasını eğerek erkekliğine baktı. Hiç de ufak değildi.
Bilge adamın yüz ifadesini görünce gülmek istedi ama gülemeyecek kadar sinirli, üzgün ve mutsuzdu.

Genç adam sinirlenerek takım elbisesini giyindi.
Boyunlugunu bağladı ve kıza döndü,"Sen de giyin, ciddi bir konuşma olacak. Geceliğinle gezme."

Bilge yanaklarını şişirip kafasını salladı.
Giyinme odasına gidecekken Andrew kızın kolunu tutup,"Dur."dedi. "Burada giyin."

Bilge sinirle kolunu adamdan kurtararak giyinme odasına gitti ve hızla giyindi.
Önden bağlamalı bir elbise seçtiği için genç adama ihtiyacı yoktu.
Ama Andrew belki çağırır diye kapının önünde öylece beklemişti.

Kız çıktığında büyük hayal kırıklığına uğradı. "Bu ne kapalı bir elbise, tanrı aşkına cenazeye gitmeyeceğiz."

Bilge alayla gülümsedi. "Gidip konuşalım lordum."

**

Bahçede yan yana yürürlerken,"Öncelikle."dedi genç adam,"Bana sürekli lordum demeni istemiyorum, Andrew de, kocacığım de, sevgilim de, bilmiyorum, yakışıklı serseri güçlü aşkım de ama asla lordum deme."

Bilge kaşlarını çattı,"Bunu siz istediniz!"

Andrew iç çekti,"Siz demeyi de kes. Sen de. Ben ve sen, benim gibi konuş. Resmiyeti bırak artık!"

Bilge kollarını göğsünde buluşturdu.
Andrew kızın göğüslerine baktığında göz devirdi, sıkışmış olmasına rağmen göğüslerini göremiyordu çünkü çok kapalı bir yakası vardı lanet elbisenin.

"Tamam."dedi sinirle Bilge. "Andrew!"

Andrew gülümsedi,"Bana senin düşüncelerini anlat. Sorun ne öğrenmek istiyorum , hatamdan dönmek istiyorum."

"Sorun sensin."dedi Bilge. "Sen, egon, soyun, annen, merteben, karakterin, sözlerini tutmaman, bana vurman!" Bilge gözleri dolunca kafasını salladı. "Sorun sensin Andrew!"

Andrew dişlerini sıktı,"Bilge,"dedi o güzel aksaanı ile. "On dokuzuncu yüzyılda hayatımda ilk defa bir kadının kocası ona vurduğu için bu kadar çok rahatsız olup, üzüldüğünü gördüm. Sana ve diğer tüm kadınlara sizin ülkenizde nasıl davranılır bilmiyorum. Üzgünüm ama yaptığımı geri alamıyorum!" Sonlara doğru bağırdı. "Çok üzgünüm Bilge!" Durdu. O durunca Bilge de yürümeyi kesti.

"Üzgün olman benim kırılan gururumu, ruhumu düzeltiyor mu Andrew!"dedi Bilge sinirle. "Evlenmeden önce ben seni uyardım! Sense bir bebek gibi annenin gazına gelip bana bağırdın, çağırdın, vurdun!"

Andrew sıkıntıyla saçlarını karıştırdı. "Haklısın."

Bilge adamı göğsünden iterek,"Haklı olmak istemiyorum!"diye bağırdı. "Anlamıyor musun!" Bir kere daha itti,"Bana vurdun!"diye bağırdı,"Bana vurdun!" Çığlık attı.
Çığlıkları bahçedeki, malikanedeki herkesin kulağına gitti.

Olivia mutfaktaki balkona çıkarak kızla adamın haline baktı ve Bilge'nin çıldırmış halini görünce dudağını dişledi.
Adama vuruyordu.
Üstelik herkesin içinde!
Telaşla istavroz yapıp İsa 'ya dua etmeye başladı.

"Bana vurdun Andrew!!"diye çığlık attı Bilge. Adamın göğsüne vurup itmeye devam etti. Andrew kızın bu kırılmış halini görüp kendisine lanet etti.

Keşke o an eli kırılsaydı da vuramasaydi!

Keşke o an dünya başına yıkılsaydı!

"Bana neden vurdun Andrew!"diye bağırdı ve daha fazla dayanamadı. Dizlerinin üzerine ağlayarak çöktü.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin