Bölüm 147

994 125 68
                                    

"Günaydın hanımlar," Theador, baygınlıktan henüz ayılan kadınlara keyifle baktı.

Bilge kendisine geldiği gibi,"Atilla, Vincent, Valeria, Wiliam!"diye sayıkladı. Sonra ayağa kalkamaya çalıştı ancak eli, kolu, bacakları bağlıydı. Bilge bir ağaca bağlıydı! "Çocuklarım!"diye bağırdı korkuyla. "Neredeler?" Karşısında duran ve son derece modern bir şekilde giyinmiş Theador 'a baktı. "Neredeler seni orospu çocuğu!!"

Çığlığı kaçırıldıkları ormanda yankı yaptı. Theador,"Uyuyorlar sevgili kuzenim."dedi. "Çocuklarını öldürmeyeceğim. Üzerimizdeki bu siktiğimin laneti gitmediği müddetçe beni elbet bulur, BAŞIMA BELA OLURLAR ZATEN!!!" Son cümleyi öfkeyle kükreyerek ve Fiona'ya bakıp da söyledi.

Annesi ve Fiona iki yanındaki ağaçlara bağlanmış öylece oturuyorlardı.

Kolları ağacın etrafına dolanmış ve arkada birleştirilerek bilekten bağlanmıştı.
Bacaklarını uzatmışlardı. Ancak onlarda bilekten bağlıydılar.
Gracia hüzünle,"Yapma Theodore."dedi. "Yapma halacım, ne olursun yapma."

Theador alayla yaşlı kadına baktı. "Fiona hala, bakıyorum da beni hatırlamışsın. Oysa ben, yaptığın aptallıkları kapatmak için bizi görmezden geliyorsun sanıyordum."

Bilge kaşlarını çattı ve sessizce annesine baktı.
Ne diyordu bunlar?

Lanet,
Çocuklarını öldürmeyeceğim,
Fiona hala?

"Çocuklarım nerede!"diye bağırdı, boğazındaki damarlar kendisini kurtarmak adına çırpınırken şişmişti.

Theador,"Hâlâ benim kim olduğumu bilmiyorsun değil mi?"diyerek iç çekti.

Bilge küfür etti. "Ne diyorsun lan sen!" Sürekli çırpınıyor, kurtulmaya çalışıyordu.
Aklı çocuklarındaydı. Korkuyordu.
Kocasını özledi. Çocuklarını koruyamadığı için kendisine kızdı. Ama hiçbirini koruyamadığı için kocasına öfke duydu.

"Hiç mi gerçekten bakmadın gözlerime?" Theador'un ses tonunda hayal kırıklığı vardı.

Bilge dayanamadı ve çığlıklarla annesine döndü,"ANNE!"Dedi. "Ne diyor bu! Çocuklarım nerede?!" Gözlerinden sinir göz yaşları aktı. "Anne, bebeklerim nerede?" Hem öfke hem hüngür hüngür ağlamaya hazır bir tondaydı. "Anne çocuklarım yok anne!"

Gracia'nın yaşlar yanaklarından usulca aktı. "Özür dilerim kızım,"dedi hüzünle. Bilge çırpındı,"Ne özrü ne diyorsun anne!" Hıçkırdı,"Anne ne oluyor burada, anne çocuklarım nerede anne?" Hüngür hüngür ağlamaya başladı,"Atilla nerede, William, Vincent, Valeria nerede? Bebeklerim nerede?"

Theador,"Belki, bir kere gözlerime baksaydın," hüzünle gülümsedi. "Belki bir kere gözlerime baksaydın anlardın."

Bilge çığlık attı. Gracia kızının bu perişan haline bakamıyordu.
Fiona ise dona kalmıştı. Ne yapacağını bilemiyordu.

"Neyi anlardım! Neyi! Neyii!!" İplerden kurtulmak istiyordu. "Neyi anlardım neyi!"

Theador kaşlarını çattı,"O gün, o suikast günü, senin canını benim bağışlamış olduğumu."

Sinirle güldü,"Çünkü sana deli gibi aşık olduğumu ve senin için canıma kıyarak bu siktiğimin zamanına tekrar geri geldiğimi!"
Tekrar öfkeden cayır cayır yanan gözlerini Gracia dikti. "Sana yapma diye yalvardık! Babam, ben, amcam! Ama sen! Sırf kendi egon uğruna tüm çevreni siktiğimin bir kötü duası ile lanetledin!"

Bilge yaş yanaklarıyla annesine baktı,"Kafayı mı yiyorum?" Burnunu çekip iki yana salladı başını "çocuklarımı görmek istiyorum!" Bağlı olduğu ağacı öyle güçlü oynattı ki herkes çokta kalın olmayan ağacın düşeceğini sandı,"ÇOCUKLARIMI GÖRMEK İSTİYORUM!!" çırpındı. Çırpındı. Çırpındı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin