Bölüm 48

1.6K 131 4
                                    

Bilge kafasını çevirip baktığında adamın onu izlediğini fark edince,"Bir şey mi diyeceksin?"diye sordu.

Andrew kafasını iki yana salladı,"Sadece konuşma ortasında aniden elbisen yere düştü."

Bilge ayaklarıyla yerde toplanmış elbisenin içinden yana atlayarak,"Evet."diye konuştu. Sonra yerdeki elbisesini alıp hafifçe sirkeledi.

İç elbisesiyle kalmıştı, inceydi ve ipektendi. Bej, parlak, Andrew 'e göre Bilge'ye çok yakışan bir iç elbiseydi.

Andrew öylece durmuş genç kadını ve güzelliğini izledi.

Bilge elbisesini astıktan sonra,"Bak Andrew,"dedi. Genç kız duygusal dalgalanmalarının neden olduğunu biliyordu.

Artık bu eleştirilere dayanamıyordu, usule uygun anlatmaya çalışacaktı.

Dolaptan adama döndüğünde adamın hâlâ kendisine baktığını görünce kaşlarını kaldırdı ama bu konu hakkında bir şey demedi. "Benim ruh doktoru gibi bir şey olabilmek adına eğitimden geçmiş olduğumu biliyorsun."

Andrew kafasını salladı,"Büyücü gibi bir şeysin."

Bilge tebessüm etti ve ,"Hayır değilim."dedi. Sonra da dolabın yanındaki koltuğa oturup,"Dilersen giyin ve konuşalım."diye ekledi.

Andrew, ceketini çıkartıp kapıya doğru fırlattı sonra yakası açılmış gömleğinin düğmelerini tamamen sökerek,"Gerek yok."dedi. "Sende çıplak sayılırsın, konuşalım."

"İkimiz de çıplak değiliz."dedi Bilge.

Andrew,"Dinliyorum karıcığım."diyerek kızın yanına oturdu.

"Ben büyücü değilim."

Andrew abartıyla,"Umalım ki öyle olsun, biri seni büyü yaparken görecek de Papa'ya şikayet edecek diye ödüm patlıyor her gün! Senin o zarif boynunu giyotinin altından yüce İsa aşkına! Nasıl kurtarırım diye düşünüyorum her seferinde Papa'yı öldürmekle sonuçlanıyor!"dedi. Biraz şaka yapıyordu ama genç adam o kadar ciddi bir karakterdi ki, şakasının şaka olduğunu bir kendi biliyordu.

Bilge kaşlarını çatarak,"Tanrı aşkına Andrew! Ben büyücü değilim."dedi. "Ruh doktorluğu bir metefor!"

Andrew yandan sırıttı,"Tamam tamam."dedi. "Anlat."

Bilge boğazını temizleyerek,"Ben aklı," işaret parmağıyla şakaklarına birkaç kere vurdu,"Kaybolmuşlara, yarım kalmışlara yardım ediyorum. Deli diyerek yaktığınız tüm o insanları çeşitli öğretilerle iyileştiriyorum. Bir kişi çok üzgünken girdiği o karamsar duygu durumundan onu kurtarıyorum. Çocuklar travma alırsa zihinleri bulanıklaşıyor, insanlar alırsa yine aynı. Ben o bulanık zihni, tekrar temize çekiyorum."

Andrew kaşlarını dikkatinin dediklerinde olduğunu belli edecek şekilde çatık dinlemeye devam etti. "İnsanların bir şeyi neden, niye ve ne için yaptığını sürekli zihnim analiz ediyor çünkü ben bunun eğitimini aldım. Beden dili," elini kaldırıp baktı,"Bize zihnimizden geçenleri gösteriyor. Geçen sefer kardeşin geldiğinde ilk baştaki sevecen halinin rol olduğunu başından beri görüyordum. "

Andrew kaşlarını kaldırarak şaşırdı,"Bu insanın zihnini okumak gibi bir şey Bilge."

Bilge sabır çekti,"Andrew biliyorum çünkü benden önceki tüm bilgeler insanları gözlemlemiş, olayları not almış ve bir sürü kitap yazmış! Biz de eğitimde hep bunları okuduk!"

Andrew kızın sinirlendiğini görünce,"Devam et."dedi.

Bilge derin bir nefes aldı,"Ben Atilla'nın hamileliğinde çok zorlandım. Tek başımaydım. Babam üç ay diplomatik bir gezideydi ve doğum esnasında tektim. Askerlere nasıl ebeyi çağırmalarını istedim zor hatırlıyorum. Acıdan emekleye emekleye yürüdüm, o kadar korktum ki çocuğumu kaybedeceğim diye sana anlatamam."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin