Bölüm 133

932 140 32
                                    

Alfonso ter içinde kazanları çeviren çalışanları kontrol ederken İsa Mesih'e bir sürü dua ediyor ve sürekli boynuna attığı bezle yüzünün ıslak yerlerini siliyordu.

"Tanrım, sen kellemi koru."dedi ve tezgahta çalışan yardımcıların arkasından ilerlemeye başladı. Tahtanın üzerinde sebzeleri doğrayanlarsan birinin havucu küp küp değil de yamuk yumuk kestiğini görünce kafasına aniden vurup,"Mio Dio!"diye çığlık attı. "Sen cinayet işliyorsun resmen! Alın bunu," çocuğun omzundan tuttuğu gömleği ile ileri itti. "Bizim cinayetimizi işliyor bu!!"

Olivia, kadın gibi çığlık atan Alfonso'yu duyunca göz devirerek ,"Sızlanma."dedi. "ödlek tavuk seni."

Alfonso şaşkınlıkla ona döndü. "Tüm Avrupa Krallarına yemek yapıyorum ben kadın! "

Olivia güldü,"Şu an yemek yapıyor musun? Bence hayır. Şu an sadece sızlanıyorsun."

Alfonso,"Ninemin sakallı çenesi."dedi ve terli havlusunu öfkeyle Olivia 'ya attı. Olivia iğrenerek havludan kaçarken emekleyerek ayaklarına kadar gelen Atilla'yı fark etmemiş az kalsın basacaktı ki,"Ay!"diye bağırıp neredeyse bir uzun atlama yaptı.

Atilla direkt poposunun üstüne oturup tavşan gibi atlayan kadına kahkahalarla güldü.

Olivia,"Lord Atilla!"dedi korkuyla. "Eziyordum sizi!"

Alfonso,"OLİVİA, LORDU EZE EZE BENİM EKMEK TEKNEMDE Mİ EZERSİN BE KADIN!"diye çığlık attı ve Atilla bağıran şişko aşçıya kafasını çevirip güldü.

Olivia,"Sus artık şişko adam!"diye kızdı ve Atilla elleriyle hızla alkış çaldı.

Olivia eğilip Atilla'yı kucağına aldığı gibi Atilla boynuna bir tane vurup,"Ati Ati Ati."dedi. Olivia dayanamadı ve tombul yanağından bir tane öpünce aman Allahım.

Ne haddineydi.

Küçük bebek kaşlarını çatarak somurttu ve annesinin ya da babasının kucağına gidene kadar da asla gülmedi.

Andrew askerlerine emirler yağdırırken onu gören Atilla. "BABA."diye aniden onu çağırdı.

Olivia, küçük bebeğin konuşmasıyla birden durup etrafında Lord'unu aradı.

Andrew kaşlarını çatmış, askerin elinde tuttuğu dosyaların ne olması gerektiğini anlatırken duyduğu sesle kafasını kaldırdı ve onu çağıran oğluna baktı.

Baba oğul şimdi göz gözeydi.

Atilla babası ona bakınca olduğu kucakta heyecanla çırpındı.

Andrew,"Sen git."diyerek askeri kafasıyla gönderdi. Atilla'ya doğru ilerledi.

"Olivia,"dedi Atilla'yı kadından alırken. "Bunun yüzü niye sirke satıyor yine?"

Atilla giderken Olivia 'ya bir tane vurdu.

Olivia bilmiyordu,"Sizi özlemiş olabilir Lordum. Leydim, üç bebekle ilgilenmekten bazen kafasını kaldıramıyor. İki buçuk aylık oldular."

Andrew oğlunun alnını öpüp tebessüm etti,"Büyüdüler, ele geliyorlar artık. Hele o Valeria'yı yememek için kendimi zor tutuyorum."

Olivia adamın sesindeki sevgiyi görünce güldü. "Leydimizle birlikte bahçedeler lordum."

Andrew kafasını salladı.

O sırada ayaklarını bahçe koltuğuna uzatmış Bilge'nin iki göğsünde oğulları, ayaklarında ise kızı Valeria uyuyordu. Ellerini oğullarının sırtına koymuş tutuyor, Vincent ve William yüz üstü yatmaya devam ediyordu.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin