Yeni Özel Bölüm

1.9K 171 22
                                    

Bilge heyecandan geberecekti. Kocasının çalışma odasına girmiş, deri koltukta oturup çalışan Andrew 'i izliyordu.

Dayanamadı, sordu.

"Nasıl gideceğiz Çin'e? Karadan? Denizden? Nasıl?"

Andrew son hazırlıkları kontrol etmiş, elindeki belgeyi okurken kafasını kaldırmadan cevapladı."Kara."

"Oha."

Genç adam aldığı cevapla yüzünü buruşturup sayfayı arkaya atarak bir sonraki kâğıdı okumaya devam etti. "O ne ayıp bir tepki."

Bilge utandı,"Evet, kusura bakma." Boğazını temizledi. "Çin uzak değil mi?"

Andrew omuz silkti. "İlk başta gemiyle Fransa'ya geçeceğiz. Sonra iki haftalık uzun bir yolculuğumuz var. Ancak çocukla yorucu olur diye geze geze, geceleri hanlarda kalmayı planladım. Üç haftalık dünya turu gibi bir şey düşün."

Bilge ofladı,"Çok uzak ya!"

Andrew kaşlarının üstünden kıza baktı. "Yapacak bir şey yok sevgilim?"

Bilge gözlerini kıstı,"Gemiyle gitsek daha kısa değil mi?"

Andrew güldü. Kafasını kaldırdı ve kâğıdı masaya bırakırken konuşmaya başladı. "Sevgilim, satkin ol. Osmanlı'ya da gidip babacığına torununu görsün istedim."

Bilge kaşlarını kaldırdı ve,"He tamam."dedi.

Andrew iç çekti. Karısı odasındayken çalışamıyordu. Bilge kafasını odadaki büyük kitaplığa çevirdi.

Andrew'in çalışma odası gerçekten de çok büyüktü. Çalışma masası kapının hemen karşısında kalıyordu, masanın arkasındaki duvarda büyük bir cam vardı. Tavandan yere kadar uzanan bu uzun camın iki yanında bordo, altın renginde bir perde ipi ile yana asılmış perde vardı.  Çalışma masası devasaydı. Sağ köşede yuvarlak, denizleri parıltılı koyu maviyle son derece büyülü duran bir dünya büstü vardı. Dokununca dönebiliyordu ve Bilge onunla oynamayı her zaman çok istemiş, Andrew'den hep korkmuştu.

Klozen abajur, dolma kalemler, dosyalar.

Odanın kapıya uzak tarafındaki duvar, sağ, boydan ve enlemesine duvara yapışmış bir kitaplıkla kaplıydı.

Deri koltuklar, sallanan sandalye, birkaç şamdan, tablolar,

Andrew'in odasının dizaynı hayranlık vericiydi.

Acaba burayı kim dizayn etmişti?
Andrew, Bilge susmuş odaya bakarken belgeyi okumaya devam etti.

Genç kız kıyafetinin içinde bir anda ezildiğini düşündü. İplerini çok sıkmış olmalıydı,
Sessizlik miydi nefesini kesen, ipler mi bilemedi. Kafasını eğip göğüslerine baktı ve önündeki iplerin fiyonklarıyla ilk başta biraz oynadı. sonra aniden ipin ucunu tutup çekti ve fiyonk serbest bırakılarak göğsünde dağıldı.

Andrew kızın bu hareketini nasıl fark etti bilmiyordu, gerçek bir aslan gibi hissetti ama önemsemedi. Sadece Bilge ipleri serbest bıraktığı gibi koyu lacivert gözleri aniden kıza dönmüştü.

Bilge iç çekti ve ağrıyan göğsü ile bebeğin uyanmaya yakın olduğunu anladı. Göğüslerini eliyle düzeltince  Andrew'in lanet koyu lacivert gözleri aniden siyaha dönmüş kaşları ilgiyle havaya kalkmıştı.

Bilge oflayarak göğüslerinin duruşunu düzeltince Andrew duruşunu bozmadan yavaşça kâğıdı elinden bıraktı. "Bilge,"dedi. "Sevgilim,"

Genç kadın kafasını çevirip ona baktı,"Efendim?"

Genç adam dik durup duruşunu düzeltti ve boğazını temizledi. "İstediğin bir şey mi var?"

Bilge kaşlarını çattı,"Hayır neden?"

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin