Taş yürek

Özel Bölüm

Jack, yaşlı kadına gülümseyerek baktı. "Çatlak bir aşçı ile evlenmek nasıl hissettiriyor?"

Olivia kahkaha attı. "Çatlak olan o değil de senmişsin gibi."

Jack keyiflendi. "Alfonso'nun ninesi ölmedi değil mi?"

Olivia kaşlarını çattı. "Ne ölecek ya! Bizi öldürüyor çenesiyle!"

Jack üzüldü yakın arkadaşının sinirlenmesine. Olivia sadece çalışanları disiplinize ederken sert bir kadın olurdu. Günlük yaşantısında bu kadar sinirlendiğini ilk defa görüyordu. "Hayatımıza çöktü bunak kadın." Olivia burnundan soludu. "Yaşlı bunak dedem diye diye tüm lafları sokuyor." Sesini kısık ve kalınlaştırdı. Ninenin taklidini yapacaktı. "Yemeğe baharat olarak kara biber mı koydun? Yaşlı bunak dedem aşkına Alfonso bu koca karı beni öldürmeye çalışıyor."

Jack dudağını dişledi. "Sen bunl-"
Sözünü büyük bir kırılma sesi kesti.

Bir an dona kalmış iki dost korkuyla birbirlerine baktı.

"Seni barbar!"

William'ın duydukları cümlesi ve öfkeli sesiyle koşarak sesin geldiği yere gittiler.

Atilla'yı, küçük kardeşinin yüzüne yumruk atarken görmeleri başlarından aşağı kaynar sular dökmüştü.

Atilla,
İlk defa kardeşlerinden birine vuruyordu.

Vincent ve William sürekli kavga ederdi, Atilla'yı sinir de ederlerdi ancak bu olan ilk defa yaşanan bir durumdu.

Jack koşarak,"Lordum!"diye bağırdı ve sarışın çocuğun üstünden, siyah saçları, mavi gözleri ile babasının kopyası olan Atilla'yı almaya çalıştı.

Atilla on dört, William on üç yaşındaydı.

Onun ilk defa bu kadar sinirlendiğini görmüşlerdi.

"Bırak beni!"diye haykırdı Atilla öfkeyle. "Bırak!"

Jack, yerden kaldıramadığı küçük lorda,"Lordum, babanız kardeşinizi dövdüğünüzü duyarsa ne der?"dedi korkup.

William öfkeyle küfür edince Atilla bir yumruk daha vurdu. "Ben dövmüyorum."
William aniden abisini al aşağı edince Atilla hızlarını kesmeden tekrar döndürdü ve yine üste çıktı. "Ben TERBIYE EDIYORUM!"

William acıyan elmacık kemiğiyle,"Orospu çocuğu Vincent! Nasıl ikizsin sen!?"diye ciyakladı.

Türkçe ettiği küfrü bir tek Atilla anladı ve annesinin küfür yemesi ile William 'a kafa attı ve William'ın burnundan çat diye bir ses geldi.

Andrew bahçe kapısından içeri girdiğinde gördüğü manzara ile sinirden kıpkırmızı olmuş, lacivert gözleri alev atmaya başladı.

"ATILLA!!!" Öfkeyle, sert bir şekilde öyle bir bağırdı ki tüm çalışanlar oldukları yerde korkuyla sıçradı.

Olivia malikanenin mutfak balkonundan,"Ninecim!!"diye bağıran korkak kocası ile göz devirdi.

Ama gerçekten de, sıkıntı çok büyüktü.

Atilla havada kalmış yumruğunu durdurup gözlerini yumdu ve tanrıdan yardımcısı olması için dua etti.

William duran abisini üstünden atarak kanayan dudağı, ağrıyan yani az önce çenesine attığı kafa yüzünden ağrıyan tüm yüzüyle öfkeden cayır cayır yandı.

Andrew birkaç büyük adımda yanlarına vararak sesini sakın tutmaya çalıştı ancak olmadı.

Tane tane sordu. "Burada." Dişlerini ve yumruklarını sıkıyordu. "Ne oluyor?"