Bölüm 125

953 140 43
                                    

Andrew, at arabası sarayın bahçesine girince ceketini çıkartıp karısına uzattı"Bunu beline bağla."

Bilge anlamadı,"Sebep?"

Andrew kaşlarını çattı ve,"pantolon bacaklarına yapışmış, kalçaların görünüyor hanımefendi."diye kızdı,"kocaman kalçan varmış da haberimiz yokmu-"

Bilge dizine tekme atarak kocasını susturdu. "Terbiyesiz."

Andrew burnundan nefesini verip tuttuğu ceketi sıktı,"Neyse ne,"dedi. "Bağla şunu beline." Karşısında oturan karısının kucağına ceketi attı.

Bilge oflayarak ceketi beline sardı ve duran arabayla ayağa kalktı. "Atilla babama gıcık oldu,"dedi. "Büyük ihtimalle birkaç kere kavga ettiler. Babam çocuğumuza şişko diyor ve fit olmasını önemsiyor." Andrew kaşlarını kaldırarak,"Atilla daha bir yaşında bile değil."dedi. "Süleyman Beye saygım sonsuz ama bunu ciddiyetle yapıyorsa canımı sıkmasın.
Bilge gözlerini belerterek,"Duymamış olayım."dedi.

Jack koşarak durmuş at arabasına gitti ve kapıyı hızla açtı.

Bilge, leydilik kurallarını umursamadan aşağı atladığı gibi Andrew,"Ah Bilge ah!"dedi. "Doğum sonrası hüznün bir bitemedi gitti!"

**

Atilla babasına ve Edward'a bakıp bakıp şaşırıyordu ancak Edward ile ciddi bir şekilde siyaset konuşan Andrew bundan bi haberdi.
Bilge küçük prensesini severken William birden ağlamaya başladı.
Bilge kızını annesine verip beşikteki William 'ı aldı.

Andrew bebek ağlaması duyunca kafasını karşı koltukta oturan karısına çevirdi. Sorun olmadığını görüp önüne dönecekken yerde onlara bakan Atilla'ya gözü çarptı.

Kardeşine,"Benziyoruz ya,"dedi oğlunu işaret ederek. "Nasıl şaşkın."

Edward Atilla'ya baktı. "Beni bazen sen sanıyor, hatta çoğu zaman beni sen sanıyor."

Andrew kaşlarını kaldırdı,"Ama beni hiçbir zaman sen sanmıyor."

Edward güldü,"Aynı anda aynı hareketleri yapsak nasıl bir tepki verir?"

Andrew bilmiyordu. "Aynı anda öne, ona doğru, eğilelim."

Edward kafasını salladı. "Üç,"
"İki."
"Bir."

İkisi de aynı anda yerde oturmuş kafasını kaldırarak şaşkın bakışlarla, tombul yanaklarının yer çekime meydan okumasını engelleyemeyen bebeğe eğildiğinde Atilla kahkaha attı.

Süleyman oturduğu yerden gördüğü olayla güldüğünde Gracia merakla koca salonda Atilla'yı aradı.

Andrew koltuktan kalkıp yere oturdu, sırtını yavaşça az önce kalktığı koltuğa yasladı ve bekledi.

Atilla emekleyerek babasının yanına gitti ve oturup poposunu konumlandırdı.

Gülümsedi.

Andrew kafasını iki yana salladı,"Şimdi olmaz tombul."

Atilla,"Baba,"dedi.

Andrew kafasını arkaya çevirip koltukta oturan Edward'a,"Beni tavlamaya çalışıyor görüyor musun,"dedi.

Edward gülümsedi,"Babası sensin?"

Güneş karnını sevdi ve bebeğin vurduğu tekmeyle gözlerini belerterek,"Bilge!"dedi. Bilge tam o sırada bebeği Olivia 'ya veriyordu. "Efendim?"

Güneş eliyle yanına gelmesini işaret etti. "Bak,"dedi. Karnına koydurttu. "Vuruyor! Gerçek bir kuvvetle vuruyor!"

Bilge şaşkınlıkla,"Edward'ı çağırsana sersem,"dedi. Tam o an elinin altına büyük bir tekme yedi. Katherine,"Bende bakabilir miyim Güneş?"diye sordu utanarak.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin