Bölüm 71

1K 114 15
                                    


Edward ağabeyinin neden bu kadar düşünceli olduğuna anlam vermedi.

Evet bir dava vardı ancak Andrew böyle şeyleri umursamayacak kadar güçlüydü. Sadece gurur yapıp,'Siz kimsiniz?'kavgası çıkartırdı.

Bir dövüş vardı ancak Edward ağabeyine bu konuda da çok güvendiği, onun kendisine olan güvenini de bildiği için umursayacağını düşünmedi.

"Neyin var?"diye sordu direkt daha fazla düşünmek yerine.

Andrew iç çekti,"Bilge benden bir şey gizliyor."

Edward gözlerini açarak,"Nasıl yani?"dedi. Tedirgin oldu birden. Acaba neyi var hiç sormasa daha mı iyiydi.

Andrew omuz silkti. "Bildiğin, benden bir şey gizliyor, saklıyor ya da ne dersen işte. Ve ne olduğunu bilmiyorum. O lanet mektuba güvenmiyorum. Öyle bir şey değil sakladığı. Ama her neyse bir an önce söylerse iyi olur. Yoksa git gide sinirleneceğim."

Edward yutkundu. En iyisi konuyu değiştirmekti. Ağabeyi kafasını kağıtlardan kaldırıp kardeşine baktı. Mavi gözlerini ilgiyle kısarak kardeşinin kızaran yüzünü izledi.

Ne oluyordu böyle?

Edward bakışlarını kaçırıp boğazını temizledi. Yeşil gözlerine lanet etmeyi unutmadan,"Sana Flora kim anlatmamıştım değil mi?"dedi direkt.

"Fakir bir kız, ailesi soylu. Ancak borç batağındalar. Babası ruh hastasının teki."

Andrew iyice işkillendi. Kardeşi resmen konuyu değiştiriyordu. Kısık gözlerini değiştirmeden tek kaşını kaldırdı.

"Ee?"dedi dalga geçer gibi.

"Kara kaş kara göz bir tip. Daha önceden bana ilgisi olan ancak ablası ile yaşadığım münasebetler yüzünden yüz vermediğim, egomda boğulduğum şimdi aşkından geberdiğim sıradan biri."

Andrew sinirle tebessüm etti,"Baya sıradanmış." Dalga geçiyordu. Fabrikanın ofisinde oturmuşlar ne konuşuyorlardı böyle. "Flora," Daha önce duyduğunu anımsadığı bu ismi iyice düşündü. "Soy adları ne?"

"Söylersem kızla dalga geçersin."diye homurdandı Edward.

Andrew susup alaycı tebessümü ile devam etti, Edward tekrar ağabeyine baktığında küfrederek,"Green."dedi. "Flora Green."

Andrew,"Green hanedanlığını biliyorum. Sembolleri yeşil elma."dedi aklına gelmeleriyle.

Edward ofladı. "Evet. Ablasının ismi ne olsa beğenirsin?"

"Şu düzdüğün ablası mı?" Andrew kardeşine acımamıştı.

Edward tekrar küfür etti. "Aynen de o."

"Neymiş ismi?" Andrew oturduğu deri koltukta dikleşti.

"Alchemilla."

Genç adam kardeşinden duyduğu isimle gözlerini belerterek,"Hadi canım sende."dedi. "Jennifer ile ayrıldığım gibi koynuma giren ilk kadınlardan biri Alchemilla. Sen de mi yattın onla."

Edward eliyle saçlarını karıştırdı. "Madam Hansen 'ın pembe kızlarından sonra ilk defa aynı kızı düzmüş olmamız beni gerebileceği kadar gerdi. Emin olabilirsin."
Sinirle homurdandı. "Hangi orospu çocuğu kızının adını Aslanpençesi çiçeği koyar ki, Alchemilla. Aslanpençesi."

Andrew sırtındaki tırnak izlerini hatırlayınca modu düştü,"Kızın da pençeleri var."

Edward,"Tanrı aşkına Andrew!"diye çıkıştı. "Kardeşine vurgunum diyorum!"

Andrew şaşırdı. "Ben mi dedim pezevenk git ablasıyla yat diye."

"Demedin doğru."
Edward sakinleşmeye çalıştı. "Ablası ile arası bozuk. Kızı evlenmeye ikna etsem her şey çözülecek. Ama edemiyorum. Çünkü zamanında kızı rezil eden yine benim!" Kendisine çok kızdı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin