Bölüm 82

1K 123 13
                                    

"Tokat kimin umurunda söylesene?"

Bilge kaşlarını önce çattı. Adamın mavi gözlerindeki duyguları anlamaya çalıştı sonra kaşlarını kaldırdı.

"Benim umurumda."

Andrew sinirle güldü, önüne dönüp koltuğun yanındaki sehpadan viskisini aldı.

"İçme şunu içme!"dedi Bilge.
Andrew bardağı kafaya dikip sertçe sehpaya çaldı.

Kiristal bardak bin parça olurken,"Bilge!"dedi Andrew. "Sus artık. Senden emir falan almayacağım!"

Bilge adamın koluna vurdu,"Emir değil bu!"

Andrew kızın ona vuran güçsüz yumruğunu elinin tersiyle itti.
"Görmüyor musun içtikçe yaptığın şeyleri daha sert oluyor. Tehlikeli oluyor."

Andrew göz devirdi. "Ben ne bileyim o saçı görünce kusacağını." Homurdandı,"Elimde kalmış siktiğimin saçı."

Bilge adamın kendi kendine konuşmasını izledi. "O orospu kızımı her zehirlediğinde cinlerim tepeme çıkıyor. Böyle tüm kaslarım gerim gerim geriliyor, yetmediği gibi Natalie annenin babanın yanında hem seni hem beni küçük düşürdü. Hak etmediğin hak etmediğim bir muameleydi. "

Bilge,"Sorun değildi,"dedi. "O daha çocuk."

Andrew sinirle kıza döndü,"Bilge, sekiz yaşında. Altı yıl sonra cemiyetin önüne çıkacak. Bu terbiyeden yoksun hali onu hayatı boyunca hep mutsuz yapar."

Bilge,"Andrew, Jennifer sırf o kızı doğurdu diye onlara merhamet ettiğini görüyorum ama Natalie 'nin iyiliği için Jennifer'ı uzak tutmalısın."

Andrew kaşlarını kaldırdı "Merhamet ettiğim falan yok,"bu kelime sinirlerini bozmuştu. "Jennifer merhamet edeceğim son kişi bile değil."

"Natalie öyle ama "dedi Bilge. "İyi düşün Andrew," iç çekti,"Söylediklerini de yaptıklarını da iyi düşün."

"Niye yoksa tokat mı atarsın?"sinirle güldü. "Dediğin o laflar tüm gün kulağımda çınladı." Ellerini yumruk yaptı ve dişlerini sinirle sıktı.

"Diana'nın koynuna girdiğini söyledin."dedi Bilge. "Bende hâlâ onu unutamıyorum."

"Öyle bir anlık sinirle ne yaptığımın farkında değildim."dedi Andrew önemsiz gibi davranmaya çalıştı. "Beni sinirlendirmiştin."

Bilge kafasını iki yana salladı,"Sen sinirlenmemiştin Andrew,"

Andrew güldü,"Öyle mi?" Bedenini tamamen kıza çevirip,"Ne olmuştu bana o zaman?"diye alayla sordu. Kollarını göğsünde birleştirdi,"Sinirlenmemiştim evet. Neydi peki o duygu?"

Bilge hüzünlendi. "Kırıldın."dedi. "Senin beni öpmeni istemeyince kırıldın, sana kızınca kırıldın, ben hesap sorup güvenmeyince sana tekrar kırıldın."

Andrew gülmeye başladı,"Bilge sandığın kadar hassas bir kalbe sahip biri değilim, hatta tüm Britanya sevgilim," birden alayla ciddileşti,"Tüm Britanya, İrlanda, İngiltere, İskoçya, hatta Amerika, benim kalbimin olduğunu bile düşünmüyor." Kıza yaklaştı ve sertçe tısladı. "Benim bir kalbim YOK."

Bilge burnunun ucuna giren sert bakışlı adama sarılmak istedi. "Var Andrew,"

Andrew göz devirdi. "İki hafta sonra düello var. Belki ve şanslıysan Gustavo beni yener. Sende tüm bu acıları çekmek zorunda kalmazsın. Her gün ağlamak zorunda yani."

Bilge hüzünle gülümsedi. "Hamile karına yaşattığın bu şeye bir bak," gözleri doldu ve gülüşüyle yanaklarından aktı. "Bana, karnımdaki çocuğuna yaşattıklarına bak."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin