Bölüm 58

1.2K 123 7
                                    


Andrew karısını büyük merakla bekliyordu. Kıyafetinin ona yakıştığına, rüyalarından bile güzel olduğuna emindi, çok emindi.

İç çekti. Beklemek ilk defa bu kadar zor geliyordu Andrew'e, bir an önce kızın gelmesini ve onu gözleriyle bile öpmek istiyordu.

Kendisi simsiyah bir takım giyinmişti. Boyun bandı kırık beyazdı, Kral balosu için birkaç kural koymuştu. Kraliçenin ricasını makul görmüş olmalıydı.

Lordlar da Leydiler aynı kıyafetleri giyinecekti. Korseyi yaptırırken tek hüznü buydu. Bu yüzden kafaya koymuş, balodan sonra muhakkak ki sadece Bilge'ye özel bir kıyafet tasarlatacaktı.

Bilge ise Atilla'yı Olivia 'ya emanet ederken,"Olivia teyze, gözünü seveyim bir an bile tek bırakma."diye kaygıyla yalvarıyordu.

Olivia güven veren gülümsemesiyle,"Gözün arkada kalmasın, için de rahat olsun." Kucağındaki bebeği öptü,"Senin oğlunsa benim de torunum. Asla yanından ayrılmayacağım."

Bilge tebessüm ederek,"Teşekkür ederim."dedi. "Allah'a emanetsiniz,"

Olivia bu cümleye şaşırdı,"Kralın baloları çok güzel ve skandallarla dolu olur Bilge, dönüşte dedikoduluk malzemelerle gelirsen sevinirim."

Bilge iç çekti,"Bilmiyorum Olivia teyze, Andrew maskeli balo olduğunu ve herkesin aynı kıyafetleri giydiğini söyledi." Üstündeki elbisesini gösterdi. "Bu korseyi,"derken eliyle taşları okşadı. "bana Özel yaptırdığını düşünmüştüm. Meğerse herkeste varmış bundan," yaşadığı hayal kırıklığını anne gibi gördüğü yaşlı ve tonton kadına anlattı. "Ama yine de benim için çok değerli. Kendisi ustayla birlikte yapmış,"gülümsedi. "Bekliyordur beni, saçım nasıl? Tüm kadınlarla aynı olmak beni geriyor."

Olivia kızın bukle bukle saçlarını izledi. "Çok güzelsin,"dedi. "Balodaki en güzel kız sen olacaksın, şüphem yok."

Bilge güldü,"Hadi ama,"dedi topuklu ayakkabılarını giyinmek için pufa ilerledi ve oturup taşlı ayakkabılarını aldı.

Olivia ona inanmayan kıza,"Güzelim senin kalbinin güzelliği yüzüne vuruyor, bu saf güzellik kimsede yok, güven bana. Lordumuz sana bir kere daha aşık olacağından eminim."

Bilge iç çekerek ayakkabılarını giymeyi bitirdi ve leydiye yakışmayacak bir hızla ayağa fırladı.

Hâlâ yürüyemiyordu bu dönemin lanet topuklu ayakkabıları ile.

Olivia güldü,"Topuklu giyinmeye hiç alışamamışsın."

Bilge homurdandı,"Hiç sorma. Rezil olacağım baloda."

Odanın kapısına gitmeden önce oğluna, Olivia'ya, yaklaşıp tombiş yanağından derince öptü.

Çıkan 'ŞAP!'sesiyle Olivia kahkaha attı. "Kız bebeğe yazıktır öpme böyle."

Bilge güldü," Yanağında rujum kaldı onu silersin, hadi görüşmek üzere."

Ve yavaşça odadan çıktı.
Her ayağı burkulduğunda ayakkabılara küfür etti.
"Senin ben gelmişini de geçmişini de, seni icat eden o beyinsizin de anasının -"

Ona şaşkınlıkla bakan Thomas'a,"Büyür Thomas Bey!"diye öfkeyle karşılık verdi.

Kıllanmaya başlamıştı bu çocuktan. Bakışlarını beğenmiyordu.

"Estağfurullah Leydim, ne haddime."diyerek kafasını eğdi kızıl saçlı uşak.

Bilge,"Çok fazla etrafımda dolanma."dedi çatık kaşlarla,"Her şeye de kulak misafiri olma."

Thomas imayı anlamış içinden kadına lanetler ve küfürler ederken kafasını salladı,"Emredersiniz leydim."

Bilge sonunda koridorları ayağı burkula burkula yürümeyi bitirmiş ana salona inen merdivenlerin başına gelmişti.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin