Bölüm 80

1K 111 15
                                    


"Anlat bakalım Natalie,"dedi Andrew kucağındaki Atilla'yı öpmemeye özen gösteriyordu. "Annene yaptığın misafirlik nasıldı, Kontes Jennifer nasıl bakalım?"

Natalie gülümsedi,"Her zamanki gibiydi baba."

Süleyman ve Gracia da gülümsediler. "Ne güzel bir kızınız var Lord Andrew,"

Gracia küçük kızı gerçekten de çok güzel bulmuştu. Süleyman sordu,"Sanırım annesine benziyor."

Andrew,"Evet,"dedi. "Annesine benziyor."

Atilla kıkırdadı. Andrew bu sesi duyunca oğluna kafasını eğerek,"Sense bana benziyorsun koca oğlan."dedi.

Natalie çenesini kaldırıp,"Kontes Jennifer çok güzel bir kadındır."dedi Süleyman'a. "Ona benzediğim için çok şanslıyım. Tıpkı Harry'nin babama benzemesi gibi, o da şanslı çünkü Leydi Daisy'e değil de babama benziyor."
Süleyman ile Gracia gözlerini şaşkınlıkla açarken Andrew dişlerini sıktı.
Salonda bir sessizlik oldu.

Bilge düşündü. Bu kız sekiz yaşına girecekti. Küçüktü ama öyle bir devirdeydiler ki İngiltere de on dört yaşında evlenen leydiler, Osmanlı'da köylüler gördü. Kendi zamanındaki çocuklarla konuştuğu gibi konuşmak belki de hataydı. Bu yüzden tarzını biraz değiştirecekti.

Kaşlarını hafifçe kaldırdı ve gözlerini biraz kıstı,"Neden Natalie?"dedi. Jennifer'ın zehirlediği bu kızı seviyordu. "Beni çirkin mi görüyorsun yoksa?"

Natalie çenesini hiç indirmedi bile. Bilge ile göz teması da kurmuyordu. Yani ondan üstün olduğunu beden diliyle net bir şekilde ifade etmeye çalışıyordu. Bilge göz teması kurması için bekledi ve dilini dişlerine bir kere sürttü.

Natalie,"Kontes Jennifer 'dan güzel değilsiniz Leydi Daisy."dedi.

Andrew tam konuşacaktı ki yanında oturan karısı onun koltuğun üstündeki elini uyarıyla tutarak engelledi.

"Çoğu zaman Natalie,"dedi. "Nezaket ve görgü kuralları fincan tutup dantel örmekten öte daha farklı bir şeydir."

Natalie, sarı kaşlarını çattı. Bilge devam etti,"Annen Kontes Jennifer benden güzel olabilir, nitekim çok alımlı bir kadın. Ancak görgü kurallarına ve yumuşak bir kalbe sahip olmadıktan sonra kimsenin o güzelliği gerçekten göreceğini düşünüyor musun ?"

Natalie,"Kontes Jennifer hakkında düzgün konuşun lütfen. Ben laf attırmam Kontes'e."dedi. Annesinin ona ezberlettiği kelimeleri öylece söylüyordu.

Süleyman ile Gracia birbirlerine baktı.
Olaya çok Fransız kalmışlardı.

Andrew tekrar ağzını açtı ama Bilge elindeki eliyle yine baskı yaparak engelledi.

Genç adam Atilla'ya odaklanmaya çalıştı.

"Güzel Natalie, kontes Jennifer 'a laf atmadım. Aksine, bana laf atan, kalbimi kıran sensin."

"Siz annemden daha çirkin olduğunuz için onu kıskanıyorsunuz."dedi Natalie.

Annesi özellikle bu cümleyi kurmasını ondan istemişti. "Oğlunuz size iyi ki de benzememiş. Yüzünüze her baktığımda kendimi hasta hissediyorum."

Bilge'nin kalbi kırılıyordu gittikçe. Onun bir çocuk olduğunu ve annesinin ona bunları demesini bizzat istediğini anlamıştı, susuyordu. Ama hamilelik, hormonlar, Natalie'nin kalbini kırmasına yardım ediyordu sanki.

"Ne acı ki,"dedi Bilge. "Seni hasta ediyorum." Hüzünle gülümsedi. "Üzgünüm leydim,"

Natalie,"Lordum izninizle ben gidiyorum."diyerek eteklerini savurarak arkasını döndü. "Daha fazla bu barbarlarla kalmak istemiyorum."

Taş yürekWhere stories live. Discover now