Bölüm 22

2.4K 205 36
                                    

Genç kız üstüne gerçek bir öfkeyle, ağır ağır yürüyen adamla gözlerini belerterek geriye adımladı. "Hiçbir şey yok."dedi korkuyla.

Andrew ellerini yumruk yaptı. "Daisy!!!"diye bağırdı. "Bana doğruyu söyle!!"

Genç kız adamın yumruk yaptığı ellerini görünce,"Bu sefer bana vurmanıza müsade vermem."dedi korkuyla. "Ben size daha fazla acıtacak şekilde vururum."

Andrew şaşkınlıkla kıza baktı,"Sen beni tehdit mi -"
Cümlesini tamamlamadı. Kızı korkuttuğunu ve yavaş yavaş kaybettiğinin farkındaydı. "Aranızdaki sır ne Daisy."dedi sakinleşmeye çalıştı. "Hizmetçi parçasının bana yaptığı ima neyin nesi?"

Genç kız kaşlarını çattı.
Bu malikanede çok fazla gıybet sever kuş vardı belli ki.

Bilge,"Şakalaşıyorduk."dedi aklına gelen ilk yalanla. "Küçük bir kuş gelip omzuna kondu, Lord Edward bana sen büyücü müsün dedi, güldük. Evet ama kimseye söylemeyin lordum dedim. Kimseye söylemem bu seninle benim aramızda ki küçük bir sır dedi. Bunu size neden yetiştirdiklerini anlamadım lordum."

Andrew kafasını salladı, tek kaşını kaldırarak sordu. "Sana niye sarıldı?"

Bilge iç çekti. "Ağlıyordum."

"Neden ağladın?"

Bilge omuz silkti. Andrew ona doğru yürümeyi kesti ve omuzlarını düşürerek,"Daisy yapma böyle."dedi. "Yalvarırım yapma."

Bilge gözlerinin yine dolduğunu hissetti. "Neyi yapmayayım lordum?" Titrek nefesini dışarı verdi,"Neyi emredersiniz?"

Andrew şaşkınlıkla,"Bunu!"diye bağırdı. "Ben san emretmiyorum bile! Yalvarıyorum!"

Bilge dişlerini sıktı, alay etmeden duramadı. "Sizin yalvarmanız bile fermandır, öyle değil mi lordum?"
Andrew kıza doğru büyük bir adım atarak omuzlarını tuttu. "Bilge, sana vurduğum için çok üzgünüm."dedi.

"Üzgün gibi durmuyorsunuz ama."
Bilge sinirlenmişti.

Andrew kızı sarstı,"Yapma şunu!"dedi. "Sizli bizli konuşma!"

Bilge yanağından akan yaşla,"Bu da bir emir mi?"diye sordu.

Andrew,"Hayır değil!"dedi bağırarak. "Lanet olsun, emir falan değil!"

Bilge'nin diğer gözünden de bir damla yaş aktı. "O zaman yapmayacağım."dedi.

Andrew daha fazla dayanamadı ve kızın dudaklarına sertçe yapıştı.

Ancak Bilge onu sımsıkı tutan adama dayanamadı ve dirseğini yakaladığı gibi iki eliyle kavrayarak kendisini aniden yere attı ve adamı arkasına doğru duvara uçurdu.

Öpüşmek istemiyordu.

Andrew yerde şaşkınlıkla kalkmış eteğini düzelten kıza baktı.
Bilge,"Ben sizi öpmek istemiyorum."dedi burnunu havaya kaldırıp. "Lütfen siz de beni öpmeyin!"

Andrew kaşlarını çattı ve ayağa kalkarken,"Sen!"dedi hayretle,"Sen beni duvara fırlattın!"

Bilge kafasını salladı. "Aynen de öyle yaptım!"

Andrew ceketinin kolundaki olmayan tozları eliyle süpürürken zevkle gülümsedi. "Beni fırlattın."diye fısıldadı.

Acayip etkilenmişti.

Bilge,"Uyuyacağım."dedi yüzü hüznünü yansıtırken,"Lütfen izin verin uyuyayım!"

Andrew kafasını salladı. Gülüşü yüzünden yavaş yavaş yok oldu ve"Uyu Daisy."dedi. "Seni üzdüğüm için özür dilerim."

**

Bilge sabah uyandığında sıcak iki koca kolun arasında olduğunu fark ederek gözlerini açtı.

Andrew onu sımsıkı sarmalamıştı.
Ondan kopmak istedi ama adam çok güçlü tutuyordu.

Uyandırmak istemediği için somurtarak ona baktı. "Allah'ın belası herif."diye fısıldadı

Andrew kızın ne dediğini anlamadı.
Merak da ettiği ama sustu. Uyuma numarası yapmaya devam etti.
Genç kızı iyice sarmaladı,
İnce beli, yumuşak bedeni.

Ah Tanrım!

Kokusu!

Bu kıza hastaydı!

Takıntılıydı!

Seviyordu ulan seviyordu!

Bilge onun narin papatyasıydı.

Ama lanet olası Andrew o papatya ile seviyor sevmiyor oynuyor, yapraklarını yoluyordu.

Andrew değişecekti.

Değişmezse Bilge ile diğer tüm o soyluların ki gibi boktan bir evliliği olacaktı belliydi.

Ya da kendi eski boktan evliliği gibi.

Bilge de o kaltak kadın gibi Andrew 'i aldatır mıydı acaba?

O da gider miydi?

Peki ya kendisi?

Kendisi aldatır mıydı?

Sanmıyordu.

Bilge ofladı.

Andrew kaşlarını çattı. Niye oflamıştı ki şimdi?

Bunu gören genç kız,"Lordum uyanık mısınız?"diye usulca sordu.

Andrew küfür etti.

"Lordum."dedi tekrar Bilge. "Lord Andrew." Adamı göğsünden dürttü,"Uyanıksınız."

Andrew homurdandı. "Susarsan uyuyacağım."

Bilge,"Beni bırakırsanız daha rahat uyursunuz."dedi sinirle.

Andrew,"Sen dayak istiyorsun."diye homurdandı ve kızın belini bırakmadan diğer tarafa döndü ve bu yüzden Bilge adamın üstünden yuvarlanarak yana düştü.

Bu hareketle ufak bir çığlık atan genç kız bağırdı,"Ben yastık değilim!"

Andrew çapkınca sırıttı.
"Bir yastıktan daha yumuşaksın."

Bilge küfür etti. "Bırakır mısınız lordum gerçekten çok terledim. Bırakır mısınız?"dedi.

Andrew iç çekti,"Başka şekilde terletmek varken sarılarak terletmek..." Kızın yanağını öptü,"Seni seviyorum narin papatyam."

Daisy güldü.
O gülünce genç adam mavi gözlerini açtı ve,"Bu sana komik mi geldi?"diye sordu.

Bilge kafasını salladı,"Benim geldiğim yerde seven insan sevdiği insana şiddet göstermiyor, lordum." Gülümsedi. "Komik geldi."

Andrew gözlerini kısarak,"Gülme,"dedi. "Yoksa öperim!"

Bilge çenesini havaya kaldırdı,"Bende sizi tekrar başka yöne fırlatırım."

Andrew şaşkınlıkla,"Tehdit mi ediyorsun sen beni?"dedi.

Bilge alay etmeye devam etti,"Ne haddime."

Andrew ofladı,"Bilge gerçekten sinirleniyorum."

"Bir daha bana vurmanıza müsade etmeyeceğim."dedi Bilge sinirle.
Adamın kollarını sertçe itip yataktan çıktı ve dilsiz uşağa asılmış sabahlığını üstüne geçirdi.

Andrew sıkıntı ile nefesini dışarı verdi. Yataktan kalkıp pijamalarını çıkardı ve çıplak bir şekilde kıza döndü.

Kasları ile etkileyemediği tek kız Bilge'ydi.

Bilge kendi döneminde aminoasit basan bir sürü bodybuilding herif görmüş, fazla kastan nefret ederdi.
Andrew ona sıradan geliyordu.

"Konuşmalı ve bu işi çözmeliyiz."

Bilge kafasını salladı,"Kesinlikle öyle."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin