Bölüm 100

994 142 29
                                    

Bilge sıcak pizzasından ısırdığı koca dilimle iki adam da güldü. Theador da peynirli domatesli pizzayı yemeye başladı ve hiçbir şey yemeyen Andrew 'e,"Dük Andrew, siz neden yemiyorsunuz?"diye sordu.

Andrew karısının pizzasından bir dilim alarak ısırdı. Bilge kaşlarını çattı.

Andrew kızın yüzüne baktığında gördüğü kızgınlığı yok sayarak acı tavuklu pizzayı yedi. "Yiyorum kralım."dedi.

Theador,"Gerçekten de aşçın çok güzel yemek yapıyormuş."dedi birasını içerek. Boş bardağı masaya çarptı ve dudaklarını sildi.

Çarptığında çıkan sesle Bilge sıçradığında Andrew 'in canı çok sıkılmıştı.

Theador doydu. Gerçi aç bile değildi de neyse,
Bilge'ye baktı,"Leydim, siz kaç yaşındasınız?"

Andrew gözlerini kısarak adamı inceledi.
Bilge ağzındaki lokmayı yutarak,"Yirmi altı yaşındayım. Kral Theadore."dedi.

Kral kafasını salladı,"Sir Andrew ve ben otuz sekiz yaşındayız, doğru mu?" Andrew kafasını iki yana salladı,"Kralım ben otuz altı yaşındayım."dedi. "Bahsettiğiniz kişi ben değilim. Dük Alex, sizinle aynı sene doğmuş olan lord."

Theador güldü,"Üzgünüm, karıştırdım. Demek aranızda on yaş var. Ne hoş bir cebirsel tesadüf. Leydim, cebir sever misiniz?"

Bilge kocasına baktı. Sonra kafasını çevirip,"Cebir ile aranız iyi olmalı, doğru mu Kralım?"diye sordu.

Theador kafasını salladı.
Bilge ,"Ah, size ne özendim. Keşke bende sizin gibi sevebilsem ancak ben nefret ediyorum."dedi.

Bu büyük bir yalandı.

Bilge limit, türev, integrali severdi.
Theador güldü,"Basit toplama işlemini bir leydinin yapması yeterli, dilerseniz size bu konuda yardımcı olacak adamlarım var."

Bilge yağmurdan kaçtı, doluya tutuldu.

Andrew,"Kral Theadore, kocası burada."dedi. "Benim Oxford'da eğitim gördüğümü nasıl unutursunuz?"

Theador," Üzgünüm aklımdan çıkmış."dedi.

Alfonso şaşkınlıkla Theador 'un hiç çekinmeden yaptığı bu edepsizliği izledi.

Bilge güldü,"Ben cebir biliyorum. Sadece nefret ediyorum."

Theador alayla,"Öyle mi leydim, cürretimi mazur görün. İki kere iki kaç acaba?"

"Dört."dedi anlamsız bir tavırla Bilge.

Theador gülümsemeye devam etti. "Beş kere yedi kaç eder acaba?"diye sordu.

Bilge somurttu. "Otuz beş."

Andrew de, Theador da şaşırdı. Theador,"Hiç düşünmediniz bile. Bir soru daha sorabilir miyim acaba?"

Bilge somurtuk yüzüyle,"Sorun."dedi.

"Sizi zorlayacağım, yirmi kere doksan kaç eder?"

Bilge gerçekten bu dönemin soylularının bir çoğunun yarım akıllı olduğunu düşündü.

"Bin sekiz yüz."

Andrew içinden,"Vay."derken Theador,"Nasıl bu kadar hızlı çözdünüz?"diye şaşkınlıkla sordu.

Bilge iç çekti. "Sonları sıfır, etkisiz. Hiç yok var sayarak dokuz ve ikiyi çarpıp sıfırları sonrasında eklemek bunun kolay halidir Kral Theadore. Ben pi sayısının virgülden sonra on hanesini de biliyorum. Dediğim gibi ben matematikte iyiyim. Ancak sevmem Lordum."

Theador,"Ne acı."dedi.
Bilge,"Ben mutluyum."diyerek omuz silkti.

Theador güldü,"Yok leydim, kocanız matematiğe bu kadar aşıkken sizin zıttı olmanız."

Andrew iç çekti,"Affedin ama manasını anlamadım Kral Theadore."

Theador cevap vermedi.
Sustu. Ve gülümseyerek yemeğine devam etti.

Hep birlikte oturup yemek yedikten sonra tekrar yatak odalarına geçmişlerdi.

Andrew,"Bir dilim pizzandan aldım diye bana nasıl kötü baktın öyle sen?"dedi şaşkınlıkla. "Sanki hepsini ben yedim."

Bilge kızdı,"İki dilim yedin bir değil."

Andrew yatağa yatıp,"Birinciyi aldım, baktım güzel ikinciyi de yiyeyim dedim. Seni düşünmesem hepsini yerdim. Hem sen bu kadar acı pizzayı nasıl yiyebiliyorsun? Tehlikeli değil mi?"dedi. "İkinci dilimde dilimi hissetmedim resmen."

Bilge güldü adama yanaştı ve göğsüne sırnaşarak şiş karnını onun kaslarına değdirdi. Andrew kızın karnını hissedince,"Bilge yan dönüyorsun ama bebek ezilmesin?"dedi korkuyla.

Bilge adamın sırtını okşadı,"Sol tarafa yatılır. Çocuğa da hiçbir şey olmaz."

Andrew kızın alnını öptü. "Sen öyle diyorsan."
Bilge kafasını kaldırıp adamın dudaklarına yapıştı.

Andrew kızın tutku dolu öpücüklerini bir anlık olarak durdurup,"Hamilesin."dedi nefes nefese.

Bilge,"Olsun,"dedi. "İğrenirsen anlarım ama."

Andrew güldü,"Senden iğrenmek mi? Saçmalama."

Bilge,"Beni biraz sever misin?"diye sordu küçük bir kedi gibi bakarak.
Andrew kafasını salladı,"Severim. Biraz değil, çok severim."

Bilge adamın dudaklarına tekrar kapandı ve öptü.

Doya doya seviştiler.

Andrew ilk defa hamile bir kadınla birlikte oldu.

O da karısıydı.

Jennifer hamileyken odalıklarla işini görüyordu.
Jennifer 'ın nazıyla uğraşamıyordu.

Genç adam kızın boynunu öperken,"Senin cebir bilgin ne iyi öyle."diye mırıldandı.

Bilge güldü,"Geldiğim yerde herkesin bildiği basit sorulardı."

Andrew kızın boynunu hafifçe ısırıp,"Neler biliyorlar başka?"diye mırıldandı.

Bilge iç çekti. "Bunu söylemek istemiyorum. Gelecekten geçmişe gidince dünya tarihini tamamen değiştirip kıyameti getirmiş bir sürü kitap okudum."

Andrew güldü ve geceliğin iplerini çözmeye başlayıp göğüs kısmını bollaştırdı.

Bilge ile sevişirken Bilge sadece ondan yavaş olmasını istemişti Andrew de bunu yerine getirmişti.

İkisi de tatmin olduğunda genç adam kendisini kızın yanına attı ve,"İlk defa çocuklarım sevişmeme dahil oldu."diyerek güldü. Bilge ise yüzünü ekşitti. "Kötü bir benzetme."

Andrew kıza baktı. "Canın acıdı mi?"

Bilge kafasını salladı."Hayır."

Andrew tuttuğu nefesini rahatlıkla verdi. "Acıttım diye diken üstündeydim."

Bilge yorgunlukla gülümsedi. "Kral Theadore ne acayip adam Andrew."

Andrew küfür etti. "Krallar, lordların eşlerine göz dikebileceklerini sanan mahlukatlardir. Ancak farkında değil, ben, onun karıma diktiği o gözleri oyarım."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin