Bölüm 31

1.8K 156 11
                                    

"Lord Andrew, leydimizin sinirleri yeni doğmuş bir domuz gibi aşırı hassas olmalı." Göbekli kral güldü. "İki üç çığlıkla direkt düşüp bayıldı."

Andrew yatakta baygın halde olan karısının başında oturmuş elini tutarak dudaklarına götürmüştü. Kralın komik olmayan espirisiyle,"O hamile kralım."diye tısladı. Pişkin pişkin gülmesi sinirlerini bozmuştu. "Zorlamalarınız olmasaydı, lanet idama gelmeyecekti."

Kral,"Ah hadi ama Lord Andrew."dedi umursamazca. "Basit bir cadı infazı."

Bilge doktorun burnuna sürttüğü tiksinç kokuyla yavaş yavaş uyandırılırken Andrew daha fazla Kralı dinleyemedi.
Birkaç saniye sonra uyanan Bilge gözlerini açtı ve karşısında Andrew 'i görünce ağlamaklı bir şekilde,"Andrew,"dedi.

Kral,"Ulu tanrım!"dedi şaşkınlıkla. "Kulaklarım mı yanlış duydu yoksa leydim size isminizle mi sesleniyor!"

Andrew onu duymazdan gelerek,"İyi mısınız leydim?"diye sordu, bilerek resmi konuştu.

Bilge kafasını salladı,"Değilim."

Andrew kafasını salladı,"Tamam, eve gider dinleniriz."

Bilge evde olmamalarının verdiği telaşla,"Neredeyiz ki!"diye aniden doğruldu.

Gördüğü göbekli kralla şaşırdı ve krala öylece bakakaldı.

Kral,"Sarayımdasınız."diye böbürlendi. Ve ekledi,"Lord Andrew, asla izin vermem gitmenize. Leydimize şifacılarım yardımcı olacak. Akşam yemeğini burada, benimle yemenizi istiyorum."

Andrew dişlerini sıkarak,"Kralım,"dese de kral onu duymamış gibi yaparak yardımcılarına,"Sofrayı hazırlayın!!"diye bağırdı.

Bilge gözlerinin dolduğunu hissetti.

Andrew kızın alnına bir öpücük kondurdu ve,"Sakin ol."diyerek ayağa kalktı.

"Kralım madem buradayız o zaman sizden ricam karım ile bana biraz müsade verin, yalnız kalalım ve o iyi olduğunda sizlerin yanınıza gelelim."dedi. "Sadece bir saat istiyorum sizden."

Kral göbeğini sallaya sallaya güldü,"Bir saat sizindir dük Andrew," arkasını döndü. "Ancak bekletilmeyi sevmem."

Andrew,"Bekletmeyeceğimizden emin olabilirsiniz."diyerek teşekkür etti ve herkesin dışarı çıkmasını bekledi.

Herkes gittiğinde Bilge'ye döndü.

"İyi misin Bilge?"

Az önceki resmiyetinden eser yoktu.
Bilge,"Andrew."diyerek ağlamaya kaldığı yerden devam etti. Ne kadar çok ağlamaya başlamıştı böyle.

"O kadın gözümüzün önünde canlı canlı yakıldı Andrew!"

Andrew karısına yaklaşarak,"Bu kadar etkileneceğini tahmin edemedim."dedi. "Bilseydim seni ve çocuğumu tehlikeye asla atmazdım."

Bilge anlamadı, dehşete düşmüş gibi,"Natalie de mi izledi?"diye çıkıştı.

Andrew kırdığı potla yanağını dişledi. "Lafın gelişi,"diyerek geçiştirdi. "Ama iyisin şimdi değil mi?"

Bilge,"Gitmek istiyorum."derken ağlamaklıydı. "Gidelim istiyorum."

Andrew kızın yanına oturup onu sarmaladı. Bilge adama sımsıkı sarıldı. "Gitmek istiyorum."

Andrew kızın saçlarını öptü,"Krala karşı gelinmediğini ne yazık ki biliyorsundur." Biraz ayrılıp yanağını öptü. "Ama sana söz çok uzun kalmayacağız."

Bilge iç çekti. "Cadı,"diye fısıldadı gördüğü manzarayı unutamıyordu. "Kadını cadı diye yaktınız, insafsızca."
Andrew kızdan koparak,"Bilge,"dedi sertçe. "O kadın mezarlıkta bir ölüyü canlandırmaya çalışıyorken yakalandı."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin