Bölüm 117

1.1K 146 40
                                    

Bilge, Alfonso'ya, ziyarete gelecek ailesi için yapmasını istediği hamurişlerini söylemeyi unuttuğu için yatak odasına gitmeden mutfağa inmek istedi.

Ancak koridorda ilerlerken, prensesin odasının önünden bir ses duydu.

"Ah, evet Lord'um, evet."diye inleyen bir kadın vardı.

Kaşlarını çattı. Kapıya yavaşça yaklaşarak kulak kesildi. "Evet," aman Allahım.

Bu tak tak sesi, yatak başlığının duvara vurulma sesi miydi?
"Evet Lord Andrew, daha hızlı!!"

Gözleri doldu. Duyduğu isimle yanağından bir damla yaş akarken tutreyen eliyle ağzını kapattı.

Nefes alamadığını hissetti ve bir diğer eliyle duvardan destek aldı. "Isırma,"diyerek bir kıkırdama duydu bu sefer.

Bu olamazdı.
Öfke tüm bedenini kaplarken geri geri yürüdü ve arkasındaki minik sehpayı ve üstündeki şamdamı görmeyerek çarpmış onları gürültüyle yere düşürmüştü.

Eli ayağına dolandı.

Etrafa baktı ve malikanenin batı cephesine açılan koridor dışında ya ileri gidebilirdi ya geri. Koşarak koridor sapmasına gitti ve koridora girerek saklandı.

Tam o an kapı açıldı.

Prenses Kendall yüzündeki tebessüm ile etrafı kontrol etti.

Sonrasında Bilge olduğu koridorda dona kalmıştı.

Prenses Kendall odanın içine,"Bekle beni sevgilim."dedi. "Ben çok kısa sürede geleceğim."

Dantelli geceliği ile koridora oradan da minik ancak hızlı adımlarla Andrew 'in yatak odasına gitti.

Esasen yaptığı şey basit bir skandal rolüydü.

Bilge bunu sadece kadının gitmesi, donakalmışlığının bitmesi ve öfkenin vücudunu ele geçirmesinden sonra anlamıştı.

Genç kız kadını duymuştu.

Andrew odadaydı.

Prenses Kendall gerçekten akılsız bir geri zekalıydı.

Önce yanağından akan yaşı sertçe sildi. Öfkeyle ayağa kalkıp az önce seviştikleri odaya baskın yaptı.

Kapıyı açtığında "Seni pis adi şerefsiz!"diye öfkeyle bağırdı ancak odada kimse yoktu.

Cama baktı.

Kapalıydı, Andrew kaçmış olamazdı.

Kaşlarını çattı ve tüm odaya şöyle bir baktı.
Tanrı aşkına! Yatak bozulmamıştı bile!!

Bilge ağzını şaşkınlıkla açıp,"Aman Allahım."diye fısıldadı ve koşarak odadan çıktı.

Kendi yatak odasına koşarken eteklerine dolandı, bir kere ayağı burkuldu. Yere düştü ve bıkmadan homurdanarak ayağa kalktı.

Yatak odasına giden koridora girdiğinde malikanenin büyüklüğüne küfür etmişti.

Odaya hışımla girdiğinde Andrew korkuyla kapıya baktı.

"Bilge, yemin ederim hiçbir şey görüldüğü gibi değil."

Bilge onu görmedi bile.

Tek gördüğü yatağının ucunda ayakta durmuş dantelli kadındı.

Gözlerini kıstı ve kaşlarını çatarak kadına yürüdü. "Sen, o minik aklınla bana,"dedi. "Oyun mu oynamaya çalıştın?" Andrew anlamadı.

Bilge kadına iyice yaklaştı ve onu göğsünden sertçe itti.
Prenses geriye doğru sendeledi. Bilge tekrar itti göğsünden,"Sen,"dedi. "Beni mi kandıracaktın?"

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin