Bölüm 67

1.2K 126 19
                                    


Andrew, sevdikleriyle kış bahçesinde beş çayı yaparken Thomas koşarak yanına gelince bir problem olduğunu anlamıştı.

Bilge'nin omzunun üstünde adama baktı,"Ne oldu?"

Thomas eğilip selam verdi ve elindeki mühürlü zarfı Lord Andrew 'e uzattı. "Kral'dan, efendim."

Edward güldü,"Mektup arkadaşı mısınız?"

Andrew ona cevap vermeden merak ettiği mektubun mührüne bağlı ipi çekip kahverengi mührü kırdı.

Bilge kısık gözleriyle tüm oturanları izledi. Gözü ayakta ilk defa kafası havada mektuba odaklanmış Thomas'a takılınca boğazını temizleyerek,"Thomas mutfağa bir bakar mısın acaba, istediğimiz şeyler hazır mı?"dedi.

Thomas irkilerek Bilge'ye düşürdü bakışlarını. Buz mavisi gözleri sinirle cayır cayır yandı. Yutkundu, ellerini yavaşça yumruk yaptı, Bilge bu ufak kıpırtıyı fark edip bakışlarını eline yönlendirdi.

Thomas,"Tabi, leydim."dedi keskin bir sesle. Topukları üzerinden arkasını döndü ve küfür ederek mutfağa ilerledi.

Andrew kaşlarını çattı. Okudukça kan beynine sıçrıyordu.

"Bu da ne demek böyle!"diye hırladı sessizce. Sapsarı kağıda yazılmış mektubu öfkeyle yumruk yaptığı eline sıkıştırdı ve çatık kaşlarla Edward 'a baktı.

Edward merakla,"Bir sorun mu var?"diye sordu.

Andrew kafasını salladı. Bakışlarını karşısında oturan Bilge'ye çevirip,"Beylerbeyi Selahattin Paşa kim?"

Bilge anlamadı,"Babamın yakın bir dostu. Neden?"

Edward dudağını dişledi.

Andrew ise dişlerini sıktı. "Seninle ilişkisi ne Bilge!"

Bilge gözlerini belerterek,"Hiçbir şey,"diye sesini yükseltti. "Bu nereden çıktı, ne yapacaksın, neden soruyorsun?"

Andrew öfkeyle kâğıdı karısının yanına oturmuş karşısındaki kardeşine attı.

Edward önüne atılan kâğıdı alıp hızla okurken Andrew,"O adam seni istemeye mi geldi?"diye sordu.

Bilge kafasını salladı,"Evet, evli olduğumu öğrendi ve gitti." Bilge merakla ayağa kalktı. Hızla Andrew 'in yanına oturup ellerini tuttu. "Anlat şunu."

Andrew kafasını öfkeyle başka yere çevirse de elini kızın elinden çekmedi.

Edward boğazını temizledi ve kağıttan kafasını kaldırıp,"Şey, Bilge."dedi. Bilge elini kocasından çekmeden ona baktı. "Efendim?"

"Kral onunla gayrimeşru bir ilişkide olduğunun haberini almış. Harry'nin bir piç olduğunu söylüyor."

Bilge,"Yuh!"diye bağırınca Andrew aniden kıza döndü.

Edward şaşkınlıkla,"Yuh mu?"diye fısıldadı.

Andrew,"Ciddiyetle cevap ver artık!"diye haykırdı. "Kral senin yargılanmanı istiyor!"

Bilge adamın ellerini okşadı,"Yemin ederim ki öyle bir şey yok. Atilla'nın sana benzerliği ortada değil mi?" Yalvarıyordu. "Bu bir iftira."

Açıkçası Bilge tutuşmuştu.

Ne diyeceğini bile bilmiyordu. "Derhal babama mektup yazmalıyım."dedi anlık dalgınlık ile. "O her şeyi anlatır."

Ayağa kalkıp tam adım atacaktı ki Andrew kızın bileğini tutup engel oldu.

Edward boğazını temizledi. "Andrew, şey," kağıttan kafasını kaldırıp ona bakan ikileye,"Yarına kadar seni teslim etmemizi, yoksa zorla alınacağını iletmişler. Seni vatan hayini olarak ilan etmişler Bilge."

Bilge gözlerini kocaman açtı. "Oğlum, o bensiz," kelimeleri öylece telaşlı söylüyor susuyordu. Andrew 'e baktı. "Andrew yemin ederim ki yapmadım." Gözleri doldu. "Ben yapmadım," kafasını iki yana salladı ve göz yaşları öylece aktı yanaklarından.

Andrew yavaşça ayağa kalktı ve karısının yanaklarını tuttu. "Sen korkma sevgilim. Seni kimse benim yanımdan alamaz. Alanı bizzat ellerimle öldüreceğim."

**

Ccooookkk kısa ama durumumu biliyorsunuz,
Biraz ortalığı karıştırmak istedim sadece.

Hepinizi çok seviyorum.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin