Bölüm 112

1K 154 64
                                    

Bilge koltuğa oturdu ve henüz Prenses Kendall 'ın varlığını fark etmedi.

Olivia ona ilk küçük bebeği verdi. Bilge bu arada kaç tane doğurduğundan bir haber oğluna baktı ve gülümseyerek,"Annem,"dedi. "Ben yine erkek doğurmuşum." Güldü ve kafasını uyuyan bebeğe indirip kokusunu içine çekti.

Güneş arkadaşının saflığına güldü.

Bilge kafasını kaldırıp arkadaşına baktı ve elinde bebek görünce,"Güneş?"dedi şaşkınlıkla. "Sen ne ara-" gözleri kızın karnına indi.
Hâlâ şişti.

Kendi karnına baktı, o bayılmışken doktorlar karnını bir sargı beziyle iyice sarıp korse yapmışlardı.

Kendi karnı düzdü.

Tekrar kafasını kaldırıp,"Hadi canım sende,"dedi. Andrew gülümsedi. Bilge kocasına döndü,"İki tane mi doğurdum?"

Edward kahkaha attı.

Bilge bu sefer ona döndü ve onun da kucağında bir bebek vardı!!

"Hadi canım sizde!!"diye bağırdı.

Güneş,"Bilge üçüz doğurdun."dedi sevgiyle. "Oğlanlar tek yumurta ikizi, kız üçüncü olan. Bir mucizeyi doğurdun."

Genç annenin gözleri doldu ve gülümsedi.

Gözlerinden akan yaşı yanına oturduğu kocası itina ile sildi. Bilge adama hâlâ sinirliydi ama sinirini hissedemeyecek kadar mutluydu.

Sonra korkuyla ayakta bekleyen Olivia'ya döndü,"Ben, Olivia. Nasıl emzireceğim?" Telaşlandı. "Sütüm yetmez."

Olivia gülümsedi,"Merak etmeyin leydim, daha önceden Atilla'ya süt annelik yapması için tuttuğunuz çalışanlarınız bizler için çalışmaya hazırlar."

Bilge rahat bir nefes verdi. "Toklar mı?"diye sordu.

Olivia kafasını salladı,"Hepsinin karnı tok. Lord Harry'den emin değiliz,"güldü. "Her an acıkabiliyor biliyorsunuz."

Atilla çatık kaşlarla Edward'a bakıyordu. Edward yerde oturmuş ona sinirle bakan bebeğin mavi gözlerinden rahatsız olmuş bir şekilde boğazını temizledi. "Beni yine baban sanıyorsan yemin ederim değilim."

Güneş kıkırdadı. Andrew kaşlarını çattı.

Prenses Kendall baba oğulun kaşlarının çatık olduğunu ve birbirlerine gerçekten çok benzediğini görünce güldü.

Bilge odanın orta yerinde kıkırdayan tanımadık bir ses duydu ve kafasını çevirip ona baktı.

Kızı önce bir süzdü. Sonra kaşlarını kaldırdı ve sertçe "Sen kimsin?"dedi.

Prenses Kendall bu üsluba şaşırıp çenesini havaya kaldırdı. "Ben İspanya Prensesi Kendall Sofia Páblo Batalla. Siz leydi Daisy olmalısınız."

Bilge öfkeyle yanındaki adama döndü. Türkçe bir şekilde,"Seni boşamam için elinden geleni yapıyorsun."dedi. "Yavşak orospu çocuğu seni."

Andrew kaşlarını çattı. Güneş gözlerini belertmiş bakışlarını herkesten kaçırmıştı.

Edward merakla sordu,"Ne dedi?"

Güneş cevap vermedi. Edward karısına tamamen döndü,"Küfür etti değil mi?"
Güneş ona yaklaşan kocasını kucağındaki bebek yüzünden omzuyla itti. "Güzel şeyler demedi, uzak dur benden."

Andrew,"Ne diyorsun anlamıyorum sevgilim?"dedi.

Bilge,"Seni öyle bir boşarım ki, aklın hayalin durur."diye fısıldadı tekrar Türkçe. "Bu kim?"dedi sonra adamın anlayacağı cinsten. "Ve neden bu evde?"

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin