Bölüm 9

3.6K 335 22
                                    

Bilge gece boyu odasının en karanlık köşesinde dizlerini kendisine çekip oturmuş yaşadıklarını düşünüyor, ağlamadan duramıyordu.

Her gece dolan gözleri Bilge'yi bugün de yalnız bırakmamıştı.

Ne hissetmeliydi, bilemiyordu.

Titriyordu.

Yanağının acısı tam olarak geçmemişken bile yediği tokatı değil de öpücüğü düşününce saçlarını diplerinden tutup öfkeyle çekti.

Ne yaşamıştı böyle?!

Ne hissediyordu?

Ne yapmalıydı?

Kendisine ve Dük Andrew'e olan öfkesine yenik düştü.

Hızla ayağa kalktı ve hiç parası, eşyası ya da onun için önemli bir şeyi olmadığı için öylece odasından dışarı çıktı.

Çıkmadan önce derin derin nefesler aldı ve göz yaşlarını yanaklarından sildi.

Bileğinde takılı tokasıyla saçlarını sıkı bir topuz yaptı, etrafı kolaçan etti, sessizce yürümeye başladı.

Odasının kapısını fazla ses çıkarttığı için hızla açmış ama kapatmamıştı.

O iğrenç kapı gıcırtısını hızlıca açtığında azaltabiliyordu sadece.

Malikanenin koridorlarını aydınlatan mum ve küçük meşaleler onu ele verebilirdi.

Hızla gittiği yolun üzerindeki tüm küçük ateşleri eteğinin kumaşıyla söndürdü ve büyüklerinin olduğu yerde hızlı hareketler etti.

Gidecekti.

Kaçacak, uzaklaşacaktı.

Merdivenleri yavaş ve koca bir sessizlikle indikten sonra büyük salonda durmuş herhangi biri var mı, ses geliyor mu diye etrafını kontrol etti.

Esas dış kapı yerine açık kalmış büyük balkon kapısına gidip dışarıya baktı.

Muhafızlar, askerler ortalıkta görünmüyordu.

Yavaşça kapıdan çıkıp bir adım atmıştı ki arkasından gelen sesle olduğu yerde dondu.

"Nereye?"

Bu ses Dük Andrew'e aitti.

Bilge yutkunup yavaşça arkasını dönünce adamın yarı çıplak olduğunu gördü ve telaşla kafasını öne eğdi.

Ne diyeceğini bilemedi ve hızla en basit yalanı uydurup "Hava almak istedim."dedi kuru sesiyle.

Andrew sinirle güldü.

Kendisine bakmayan kıza doğru ilerledi ve kızgınlıkla sordu.

"O yüzden mi odandan çıktığın andan beri dikkatli ve gizemli davranıyorsun?"

Bilge o an nasıl oldu da izlendiğini düşünürken Andrew,"Ne sanıyorsun?"diyerek çenesine elini koydu.

Kafasını kaldırıp gözlerine bakmasını sağladı ve devam etti. "Senin ne yapacağını, kaçmak isteyeceğini düşünemeyeceğimi mi?"

Bilge sinirle kaşlarını çattı ve çenesindeki eli sertçe itip,"Dokunma bana."diye öfkeyle fısıldadı.

Birilerinin uyanıp onları dinlemesini istemiyor, duyulmayacak şekilde konuşuyordu."Ne yapmalıyım, burada durup kaderime razı olayım ve seninle evleneyim mi?!"

Son kelimeyi utanarak söyleyince Andrew gülümsedi. "Daisy,"dedi tehdit edercesine.

"Ben kararımı verdikten sonra Kral bile ikiletmiyorken sen,"durdu ve derin bir nefes aldı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin