Bölüm 3

4.5K 332 12
                                    

Sabah ondan istenilen şekilde erken saatte uyanamamıştı. Tüm gece aile hasretinden ağlamış ve yorgun düşüp uykuya daldığında saat kaçtı bilmiyordu.

Dört gündür hiçbir şey yememiş olduğunu yaşadığı olaylar, öldürülmüş duygularından dolayı fark etmemişti bile.

Gözünü açtığında hava kararmıştı.

Odası kapkaranlık değildi belki ama gene de bir şeyleri görmek için dikkatle bakması gerekiyordu.

Her yeri ağrıyordu.

Hele ki başı...

Ölecekti ağrısından. "Ah!"dedi uyandığında kafasını tutarak.

"Beynim patlamasa bari!"

Arkasındaki yastığa dönüp sinirle kucağına aldı ve yüzünü bastırıp güçlü bir çığlık attı.

"Lanet olası dönemde bir ağrı kesici bile yok!" Sinirle debelendi ve birkaç kere daha çığlık attı.

Bağırmaktan boğazı ağrıyınca sustu ve yastığı fırlatıp kendince sessiz sinir krizi geçirdi.

Sonra etrafına bakmaya başladı.

Uyuşuk hareketlerle yorganı kenara itip çıplak ayaklarını yataktan aşağı sarkıttı.

Biraz öylece oturduktan sonra derin bir nefes alıp ayaklarını yere indirdi.

Dün ona verilen kahverengi eski elbisesini gece çıkarmayıp onla uyuduğu için etekleri hep kırış kırış olmuştu.

Dudaklarını büzdü.

Yavaşça ayağa kalkıp odasındaki minik camın oraya yürüdü.

Hava karanlıktı ve dışarıda kimse yoktu.

Şaşırdı.

Bunca saat kimsenin gelmemesine, kimsenin onu uyandırmamış olmasına şaşırdı.

Sanki varlığı ve yokluğu birdi.

Bu olay işine gelmişti. "Sanırım böyle yaşayabilirim."dedi ve sıkıntıyla etrafına bakındı.

Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Dışarı çıksa çok tepki alır mıydı bilmiyordu.

Dışarı çıkmak ile çıkmamak arasında gidip gelirken sanki uyandığını hissetmişler gibi kapısı çalındı.

"Daisy, girebilir miyim? Uyandın mı?"

Kapının çalmasıyla kalbi hızla atmaya başladı. Angelina'nın sesini duyunca biraz rahatlasa da korkmuştu.
"Girebilirsin"

Odasının kapısı gıcırtıyla açıldı ve içeriye Angelina girdi.

Bu kızın sürekli Bilge ile ilgilenme çabasını saçma buldu Bilge.

Kızın bu kadar iyi olmasının iki sebebi olmalıydı. Angelina ya çok saftı ya da arkadaş arıyordu. "İyi misin? Nasıl oldun?"diye sordu Angelina.

Gözlerinde merak vardı.

"İyiyim."dedi Bilge ve Angelina'nın bu kadar endişelendiren şeyin ne olduğunu sordu. Kız Bilge'ye ekstra bir şefkatle yaklaşıyordu.

"Seni birkaç kere gelip uyandırmaya çalıştık ama uyanmadın, Lord Andrew sinirlendi senin istenilen saatte gelmemene. Bağırdı çağırdı ve hatta inanabiliyor musun o da uyandırmayı denemek için yanına geldi."

Bilge şaşkınlıkla bağırdı. Bağırınca başındaki ağrı şakaklarına tıpkı bir ok gibi saplandı. "Sen ciddi misin?"

Utancından kıpkırmızı kesti. Neyseki oda biraz karanlıktı da yüzünün rengi çok belli olmuyordu.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin