Bölüm 20

2.4K 206 14
                                    

Bilge yanında hiçbir şey olmamış gibi uyuyan adama inanamıyordu.

Uyku tutmamıştı.
Yanağındaki tokatı hâlâ hissettiğini söyleseydin abartmış olur muydum?

Olmazdım.

Gün ışıkları usulca pencereden içeri girdiğinde gözleri doldu.

Nereden gelmişti bu döneme,
Bu nasıl bir sihirdi?

Nasıl geri dönülürdü?

İstemiyordu.
Erkeklerin bu egolu haline kendi döneminde bile katlanamıyorken şu an da yaşadığı şey kabus gibiydi.

Burnunu çekerek yataktan usulca kalktı.
Onun kalktığını hisseden Andrew uyansa da gözlerini açmadı.

Demek gidiyordu.

Güzel,

O zaman Andrew de çevredeki tüm o diğer lordlar gibi karısıyla başka yatakları paylaşacaktı.

Bilge üstüne sabahlığını geçirerek sessizce çıktı odadan.
Koridordan geçen Thomas 'ı görünce,"Thomas!"diye seslendi.

Thomas adım atmayı keserek durdu, kadına döndü. Hafifçe eğilip selam verdi. "Efendim leydim?"

"Babama haber gönderir misin, kızın seninle çok acil konuşmak istiyor diye."

Thomas,"Babanız?"diye sorunca ağlayacaktı Bilge. "Alkan Bey'i Süleyman Efendi."dedi hüzünle. Sonra hızla arkasını dönerek göz yaşlarını akıttı.

Kütüphaneye koştu.
Girdiği gibi de hüngür hüngür ağladı.

Kaç saat kütüphanede vakit öldürdü bilmiyordu. Kahvaltıya, öğle yemeğine ve beş çayına inmemişti. Pencerenin önünde ağlarken babasının telaşla at arabasından indiğini gördüğü gibi gülümsedi ve yanaklarını silerek koşar adım kütüphaneden çıktı.

Andrew'in ne yaptığı ile ilgilenmedi, büyük ihtimalle işlerini kontrol etmeye gitmişti.
Onun koştuğunu görüp şaşıran insanları umursamadan dış kapıya koştu ve bağırdı,"Açın şu kapıyı."dedi.
Korumalar açtığı gibi karşısına çıkan babasının boynuna atladı.

"Baba."dedi ağlayarak,"Babacığım!"

**

Süleyman bahçedeki büyük masada oturduğu kızına ingilizce olarak fısıldadı. Arkasında bekleyen korumaları kast ederek,"Türkçe konuşma."dedi. "bunlar ingilizce bilmiyor ama bizim dilimizi az çok anlıyor, ingilizce bir şekilde anlat. Bizim beylikte de işler tıkırında gitmiyor."

Bilge kafasını salladı,"Baba biliyorsun,"dedi. "Yirmi yaşına kadar hiçbir erkek beni sevmedi diye sevilmeme sendromuna girip kendimi sorgulayarak erkeklerden soğuduktan sonra erkeklere olan bakış açım değişsin diye çok çabaladım."

Süleyman kafasını salladı. "Biliyorum, obsesif olmuştun."

Bilge,"Evet."dedi. Sonra burnunu çekti ve gözleri doldu. "Erkeklerden hoşlanmayı bir anda kesmiştim, ağır depresyon yaşadım ve kendimi obsesiflikten kurtararak tekrar erkeklerden hoşlanarak lezbiyen, biseksuel ya da aseksüel olmadığımı çok zor kanıtladım. Baba ben sevginin ne kadar iğrenç bir şey olduğunu öğrendim," yanağından bir damla yaş aktı. "Baba ben sevilmenin yıkıcı bir etkisi olduğunu öğrendim, baba ben buradan gitmek istiyorum. Ben bu dönemin sevgisini istemiyorum. Ben kendi zamanımıza dönmek istiyorum." Hıçkırdı ve babasına sımsıkı sarıldı. "Baba ben 2025'e dönmek istiyorum. Annemi istiyorum baba, annemi çok özledim." Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladı.

Süleyman taş kesti,"Kızım sana ne yaptılar?"diye sordu. "Söyle bana."dedi telaşla. "Sana ne yaptılar?"

Bilge hıçkırdı. Ağladığını duyan herkes şaşırdı.
Hüngür hüngür ağlıyordu. Sesli.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin