Bölüm 102

1K 133 25
                                    


Theador Diana'ya,"Leydi Daisy hamile mi?"diye şaşırdı.

Diana göz devirdi. Londra sokaklarında tesadüfen rast gelip gördüğü karnını unutamıyordu.

"Onların evinde kalıp o büyük karnı nasıl görmezsiniz Kral Theadore. En az beş aylık hamile olmalı."

Theador küfür etti. "Yüzüne bakmaktan,"diye sessizce homurdanarak sigarasını önündeki küllüğe söndürdü.
"O vasat kız ilgini mi çekti gerçekten?"diyerek yüzünü buruşturdu Diana. "İtalya, İspanya, Osmanlı o tarz kızlarla dolu. Nasıl bu kadar- nasıl bu kadar -" devamını dişlerini sıkmaktan getiremedi.

Theador,"Bir masaldan çıkıp gelmiş kadar farklı bir yüzü var Diana!"diye bağırdı Theador.

Gördüğü ilk mikrosaniyeden itibaren onu kendisinin yapmak istedi.

"Güzel değil."dedi Diana.

Theador yanaklarını şişirdi. "Çok güzel bir kadın değil ancak kesinlikle güzel bir kadın."

**

Bilge, Atilla'nın sonunda başardığı ilk emeklemeyle heyecanla,"Aferin Ati, aferin sevgilim."dedi.

Atilla durup kafasını kaldırdı ve karşısında, yerde,oturan annesine kocaman gülümseyerek biraz daha emeklemeye çalıştı.

Birden eli kayıp yüzü yere çarptığında hemen kaldırıp dudak büktü ve gözleri doldu.

Bilge gülümsedi. Yavaşça ayağa kalktı ve ağlamaya hazır oğlunun yanına giderek onu yerden aldı ve Atilla hüngür hüngür ağlamaya başladı.

Bilge'nin koynuna iyice sırnaştı, içli ağlayışı annesinin yüreğini sızlattı.

O sırada malikâneye giren Andrew'i Jack'e takdim etmemesi gerektiğini söylediği için, kimse fark etmedi.

Bilge şişko oğlunun poposuna yavaşça vurdu. "Eşek sıpası,"dedi. "Nasıl kedi gibi sırnaşıyorsun böyle."

Andrew güldü,"Ne oldu?"

"Emekledi."dedi Bilge arkasına bakıp. "Sonra aferin diyince durup bana gülümsedi, heyecanlanmış olacak ki tekrar emeklemek istedi yüzünü yere çarptı."

Andrew keyifle oğlu ve karısının yanına oturup,"Atilla."dedi ağlayan bebeğe. "Babam," Atilla derin derin nefeslerle susup yaş yanaklarla babasına döndü. Andrew oğluna sevgiyle baktı,"Sen emekledin mi?"

Atilla ağlarken gülümsedi. Andrew dayanamayıp oğlunun yanağını öptü ve Bilge'ye,"Versene bana."dedi.

Bilge Atilla'yı babasına verdiği gibi Atilla babasının yanağına bir tane vurdu.

Andrew durup gözlerini belerterek,"Ulan, annenin karnında var bir tane. Sürekli senin gibi tombul bir bebeği kucaklayamaz."dedi.

Atilla kaşlarını çattı ve babasına bir tane daha vurdu. Andrew gözlerini kısarak mavi gözlü oğluna baktı.

Atilla da babasını taklit ettiğinde Bilge başladı gülmeye. "Hık demiş," iki erkekte Bilge'ye baktı. "Burnundan düşmüş."

Andrew oğlunu koltuktan yere indirdi. "Hadi babaya da göster emeklemeni."

Bilge iç çekti. "Göster Atilla."

Atilla oturup anne ve babasına büyük gözleriyle baktı.
Andrew,"Hadi."dedi hevesle.

Bilge güldü. Atilla kımıldamayı tamamen kesmiş babasına bakarken Andrew,"Hadi Ati."dedi. "Emekle."

Atilla şaşkın şaşkın annesine bakınca Bilge kocasının omzuna yandan yapışıp gülmeye başladı. Andrew karısına kafasını çevirip baktı ve,"Hani atmıyor."dedi.

Bilge kafasını kaldırıp adamın dudaklarına doğru,"Çünkü keyfi istemiyor."dedi.

Andrew kızın geri çekilen dudaklarını yakalayıp öperek geri çekildi ve,"keyfini yerim onun."diye fısıldadı.

Bilge yorgunlukla gülümsedi. Andrew,"Bilge sen,"dedi karısını inceleyerek. "Atilla'ya hamileyken de bu kadar zorlanıyor muydun?"

Bilge kafasını iki yana salladı. "Hayır, zorlanmıyordum. Neden böyle oluyor hiç bilmiyorum, çok yoruluyorum."

Atilla esnedi. Andrew bunu fark edince,"Olivia. Gel ve Atilla'yı uyut."diyip karısına baktı.

Olivia koşarak çocuğu alıp yanağını öptü.

Andrew karısını izledi. Bilge başını geriye yaslamış koltukta yarı uzanır vaziyetteydi ve genç adamın yüreği daha fazla böyle iki büklüm durmasına izin vermedi. Eğilip kızın bacaklarını etekleriyle birlikte tutup kendi dizlerinin üzerine koyduğunda Bilge gözünü açtı irkilerek.

"Ne yap-"diye ayaklarını çekecekti ki Andrew onun ayak bileklerini sıkıp,"Dur."dedi. "Uzan."

Bilge kafasını salladı ve yastığa koyup koltukta uzandı.

Andrew,"Acaba,"dedi. "Düellodan sonra yaşadığın o düşük tehlikesi yüzünden mi bu kadar zorlanıyorsun?"

Bilge bilmiyordu. "belki de."diye mırıldandı.

Andrew küfür etti. "Yani benim yüzümden."

Bilge gözlerini açıp,"Andrew kes şunu."dedi net bir şekilde sinirle.

Andrew dişlerini sıktı ama konuşmadı.

Jack koşarak Andrew 'in yanına geldi ve,"Lordum, leydim."diye selam verdi. "Kral Adam'dan haber geldi. Sizi ve Leydimizi, Lordlar kamarasından diğer tüm soylular ile yemeğe davet ediyor. Kral Theadore 'un Kral oluşunu gayriresmi bir şekilde kutlanmaya sunacaklarmış."

Andrew kafasını salladı,"Tamam git."dedi. Çünkü küfür edecekti.

Jack koşarak gittiğinde Bilge ofladı. "Of! DİYORUM! OF!"dedi. Andrew kıza bakıp,"Gelmek zorunda değilsin."dedi. "Rahatsız olduğunu söylerim. Böylelikle siktiğimin davetinden bende erken çıkmış olurum."

Bilge güldü,"Seni o kadınlarla bir başına mı? Asla."

Andrew tek kaşını kaldırıp kıza çapkınca tebessüm etti. "kıskandın mı?"

Bilge güldü. "Sadece hadsiz kadın dolu etrafın." Omuz silkti. "Gider, yer, geliriz."

Andrew kafasını salladı. Bilge adama baktı ve birden güldü.

Aklına şiddete meyilli oğlu gelmişti.

Andrew kaşlarını çatıp,"Neye kıkırdadığınızı merak ettim leydim."dedi.

Bilge,"Atilla, nasıl vuruyor ama sana."diyerek kıkırdamaya devam etti. "Şap diye vuruyor gözlerini senden ayırmıyor tepkini izledikten sonra bir tane daha geçiriyor."

Andrew sırıttı. "Acıttığını düşünüp zevk alıyorsa evet, cidden bana benziyor."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin