Bölüm 134

970 129 51
                                    

Bilge, klasik müzik eşliğinde kahkahalarla şarap kadehlerini tokuşturan adam ve kadınlara yüzünde varla yok arasındaki tiksinme ifadesi ile bakıyordu.

Keşke Edward ve Güneş de burada olsaydı.

Ama yoklardı,

Sebebini sorduğunda Andrew,"Edward Kral mı ,Bilge?"diye kıza alayla bakmıştı.

Haspam.

Her ne kadar İngiltere Kraliçesi olsa da sanki biraz dışlanıyordu. Hatta biraz değil, çok fazla.

Kralların eşleri, kızları grup grup dağılmış kendi aralarında konuşurken Bilge, eşsiz müziğin keyfini çıkartıyor, büyük salonda en özel köşedeki müzisyenleri izliyordu.

Kendall ve yanındaki Güney Avrupa Krallıklarının prenses ve Kraliçeleri aniden kahkahalarla güldüğünde gözlerini yumdu ve ufak bir tebessüm ile içinden sabır diledi.

O sırada Kendall kafasını geriye çevirip Bilge'ye baktı ve fısır fısır İtalya prensesine bir şey diyerek gülmeye devam etti.

"Ay çok vahim bir kadın ya,"dedi İtalya Prensesi Monica. "Demek geçen geldiğin ziyarette Kral Andrew ile uzun bir süre yataktan çıkmadınız ve ona rağmen hiçbir şey anlamadı mı? Aynı zamanda geri zekalı da olmalı."

Andrew Kuzey Avrupa Krallarıyla siyaset ve askeriye konuşurken tek başına müzisyenleri izleyen karısına gözü çarpınca,"Bana biraz müsade verin Beyler,"diyerek viskisi ortalarındaki uzun masaya bıraktı.

Krallar,"Müsade sizin Kral Andrew,"dediği gibi yanlarından ayrılarak karısına yaklaştı.

Onu fark etmeyen Bilge beline arkadan sarılan elle birden irkildi ve hafifçe arkasını döndü.

Andrew yüzünü karısının çıplak omzuna yaklaştırıp bir öpücük kondurdu ve,"Sevgilim,"diye fısıldadı kulağına.

Bilge, arkadan ona sarılmış kafasını boynuna gömen adamın saçlarına tek elini kaldırıp okşadı. "Efendim."

"Neden tek duruyorsun?"

Bilge kıkırdadı, sesini bebek sesi gibi yaparak"Kimse beni grubuna almıyor baba."dedi. Cümlesi aynı anda ikisini de güldürdü.

Andrew karısının yanağını kahkahasıyla öperken,"Baba öldürsün mü onları?"dedi keyifle. Bilge güle güle omzunun arkasıyla Andrew 'i itti. "Yapma,"dedi onu bırakmayan kocasına. "Beni utandırıyorsun."

Andrew kızı bırakıp önüne geçti,"Eskiden ben böyle diyordum hatırlıyor musun?"diye sordu.

Bilge kaşlarını kaldırıp,"Aman Allahım, ben sen olmuşum."dedi.

Norveç Kraliçesi,"Yanlış anlamayın Prenses Kendall ama,"dedi Kendall 'ın arkasındaki Andrew ve Bilge'ye bakıyordu. "Kral ve Kraliçe hiç de sizin anlattığınız gibi davranmıyorlar."

Kendall kaşlarını çattı ve sarışın mavi gözlü kadının baktığı yere arkasını döndü. Keyifle birbirine cilve yapan genç çift canını çok sıktı.

"Ne demek istiyorsunuz?"diye hışımla tekrar Norveç Kraliçesine baktı. "Ben yalan mı söylüyorum?"

Norveç Kraliçesi,"Sesinizin tonunu hiç beğenmedim prenses."diyerek dişlerini sıktı. Kanındaki Viking'i ortaya çıkartmamak için çabalıyordu.

Prenses burnundan sertçe nefes verdi,"Hiçbir şey Kraliçe Sonja."

Andrew,"Böyle hüzünlü durma."dedi karısının yanağını eğilip öptükten sonra. "Gitmem gerekiyor, yalnız bırakmak istemiyorum seni, bırakamıyorum."

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin