Bölüm 86

1.1K 140 22
                                    


Edward dövüş kulübüne gelen abisine,"Her gün geliyor musun böyle?"diye sordu gömleğini yavaşça çıkartıp. "Ben üç aydır hiç gelmedim."

Andrew kum torbasına birkaç tane daha vurarak,"Senin önünde bir hafta sonra ölümcül bir düello var ya, ondan gelmiyorsun."diye homurdandı. "Yavşak orospu çocuğu seni."

Edward şaşkınlıkla,"Küfretme be!"dedi. "Anladık sinirlisin, küfretme ama." Dolabından beyaz bezi çıkartarak bileklerine sonra da eline sarmaya başladı. "Hem zaten şimdi siktiğimin Arthur'u bana meydan okuduğundan onu dövmek zorundayım."

Andrew duyduğu isimle kum torbasına vurmayı keserek sarıldı ve alnını yaslayarak gülmeye başladı.

Edward alnına düşen saçlarını kafasını geriye atarak,"Bu sana komik mi geldi?"diye sordu.

Andrew kafasını çevirerek Edward'a baktı. "Dayak yiyeceksin gibi geldi."

Edward alayla,"Git işine."dedi.

Andrew omuz silkti,"Arthur her gün geliyor Ed." Dik durup sarıldığı kum torbasından ayrıldı. "Her gün."

Edward umursamazca,"Ee?"dedi. "Ben güçlü bir lordum."

Andrew tek kaşını kaldırıp sarışın kardeşini baştan sona inceledi. "Eskiden daha kaslıydın, şimdi biraz yağ tutmuşsun."dedi ve dudak büktü,"Bilmiyorum. Dövüşü en önden izleyeceğim."

Edward kaşlarını çattı,"Yenince de sana Arthur'un kemerini sokarım."

Andrew güldü, "Sonra bende çıkartır sana sokarım. Bir daha çıkartamamak üzere..."

**

Andrew kardeşi ringe çıktığı gibi ona özel yaptıkları mini İngiliz kurabiyesi Scone'u ağzına keyifle atıp viskisi yudumladı.

Kulübün bu kısmında tonlarca insan vardı. Hepsi de bahislere para yatırmış heyecanlı köylülerdi.

Basık ve kasvetli bir ortamdı. Tıka basa doluydu. Alvin, Andrew 'in biten viskisini tazelerken keyifli adam sordu. "Edward 'ın yenmesine kaç bastılar?"

"Bire üç verdiler efendim. Arthur yenerse üç katı kazanacak, kaybederse üç kat kaybedecekler."

Andrew şaşırdı ancak soğukluğu bunu belli etmedi. "Edward kaybeder diye mi düşündüler gerçekten?"

Alvin başını eğdi. "Malesef Lordum. Arthur son yirmi dövüşün hepsini yenince insanların ona güveni arttı."

Andrew,"On bin sterlin yatır."dedi ciddiyetle.

Alvin yanlış anladı. "Arthur'a mı lordum?"

Hayır, Andrew kardeşine her zamanki gibi güveniyordu.
"Edward 'a."

Alvin kafasını salladı ve topukları üzerinde dönerek hızla parayı yatırmaya gitti.

O sırada ziller çalınmış dövüş başlamıştı.

Edward, Arthur'u şöyle bir kısaca incelediğinde kaslarının ne kadar çok şiştiğini fark etmiş küfür ederek gardını almıştı.

İki yumruğunu da havaya kaldırdıktan sonra Arthur öfkeyle bağırarak Edward 'a saldırdı.

Edward soldan gelen yumruğu eğilerek savururken tekrar doğrulmadan alttan yumruğunu Arthur'un çenesine çaktı.

Arthur yediği aparkat ile geriye doğru sendeleyince Edward, Bilge'den öğrendiği gibi sertçe bir tekme attı karnına.
Arthur ring tellerine yapışıp yere düşecekti ki kollarıyla tutunup engelledi.

Edward çapkın gülüşü ile havaya kaldırdığı yumruklarının arasında Arthur'a göz kırptı.

Andrew,"Soytarı."dedi keyifle gülerek. Dövüşü izlemeye gelen kadınlar eridiklerini sanarken erkekler kıskanmış, kıskançlığını kendilerine bile inkar etmeye başlamışlardı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin