Bölüm 4

4K 290 7
                                    

"Natalie!"diye bağırdı Andrew.

Kızının yaramazlıklarına bu zamana kadar susmuştu ama insanlara zarar verdiğini bilmiyordu. "Yeter artık!"

Küçük kız babasından korkup Madame Hawkins'in etekleri arkasına saklandı ve,"Özür dilerim."dedi ağlamaklı ağlamaklı.

Andrew sinirle kafasını iki yana salladı.

Ellerini saçlarından gergince geçirdi ve bu sefer de Madam'a bağırmaya başladı.

"Nasıl size bunca hasarı verirken susarsınız Bayan Hawkins!? Nasıl anlatmazsınız? Sustunuz da ne oldu? Natalie düzeldi mi?!"

Madame Hawkins utançla başını öne eğdi. "Haklısınız efendim, yaptığım bir hataydı ama kızın durumunu biliyorsun-"

Andrew iyice öfkelenmişti. "Ne? Durumu ne? Annesi defolup gitti durumu bu mu?" Öfkeyle güldü. "Annesi defoldu, derdini siz mi çektiniz?" Elini havaya kaldırdı ve dışarıyı gösterdi. "Çıkın ve beni dışarda bekleyin Bayan Hawkins."

"Ama efendi-"

"Sözümü ikiletmeyin!"

Madam Hawkins eteklerinin arkasındaki kızı kendisinden uzaklaştırarak koşar adımlarla odadan çıktı ve kapıyı yavaşça kapattı.

Lordun kıza kötü davranmayacağına emindi ama bu korkmasını engellemiyordu.

**

Küçük kız tam iki saat boyunca Madam'ın kucağında ağladı. Bu iki saatte Andrew kızını Madam ile tek bırakmadı. Kız ağlarken Andrew yanlarında öylece oturmuş susmasını bekliyordu.

"Artık hoşgörü ile çözülecek gibi görünmüyor Bayan Hawkins. Dediğim şeyleri yapmadığı takdirde bana söylüyorsunuz ve cezasını artık siz değil ben veriyorum."

Madam,"Anlaşıldı Lordum."dedi ve kızı kucağında daha bir sardı.

"Şimdi susunca uyutun. Sabah saatlerinde yanıma getirin. Onunla kahvaltıyı yalnız yapmak istiyorum."

Oturduğu koltuktan ayağa kalktı ve kızına yaklaştı. Saçını okşayarak kulağına eğildi. Sevgiyle fısıldadı kızına.

"Natalie artık uslu bir kız olmanı istiyorum. Lütfen ağlamayı bitir ve yatağına geçerek uyu."

Alnına ufak bir öpücük bırakıp odadan çıkarken başına aniden giren ağrıya küfür etti.

Jennifer ve ardından bıraktığı tüm sorunlardan nefret ediyordu.

Kızı hariç Jennifer'ın bıraktığı güzel bir şey yoktu. Kızı için tanrıya şükür etti ve odasına doğru ilerlemeye başladı.

Malikanenin uzun koridorlarında yürürken Bilge'nin odası gözüne çarptı. Tüyleri kapıya bakarken bile ürperince sesli bir şekilde küfür etti.

Bu kızı evinde tutma konusunda yanılmaya başladığını hissetti.

Sanki rahatsız oluyordu, ya da farklı hissediyordu. Duygularına ne diyecek bilemiyordu

Bilge'nin umursamaz ve son derece üzgün halini en son bir ay önce görmüştü ama kızda hiçbir şey değişmemişti.

Hala çok üzgün ve umursamaz bakıyordu. Gözleri ağlamaya hazır şekilde dolu dolu ve insanlara karşı duygusuzdu.

Sıkıntıyla iç geçirdi. Bilge'nin varlığı ona artık fazlalık gelmeye başlamıştı ve sebebini anlamadı.

Yüzlerce esiri vardı, çalışanı; binlerce askeri...

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin