Bölüm 10

3.7K 346 11
                                    

"Lordum,"

Andrew kızın yanına yaklaşarak yatağın boşta kalan tarafına oturdu.

"Daisy,"dedi usulca. Kızın cümlesinin devam ettirmesini istiyor, gözleri merhametle bakıyordu.

"Ben,"dedi ve sustu. Ne diyecek bilmiyordu. Etrafına bakındı ve kaçış yolu aradı. "Burası benim odam değil."dedi bıkkınlıkla.

"Evet değil ama yakında senin de olacak."

Yatağında olduğu da çok büyüktü ve buram buram Andrew kokuyordu. Bayıldığında hemen buraya, Lordun odasına, getirilmek canını sıktı. Siyahın tonlarına hatta diğer tüm koyu renklerle bezenmiş oda, onu ürküttü.

Andrew'in yanında kusursuz bir özgüven ve ihtişamıyla dururken kafasını öne eğdi.

Adama bakmak istemiyordu, onu biraz daha yakışıklı bulmak hiç istemiyordu.

Ne kadar uzak durmak isteseAndrew o kadar yakınında bitiyordu.

Ne yapacaktı!?

Bilge sıkıntıyla nefesini dışarı verince Andrew yarım ağız gülümsedi.

Ne kadar çok gülümsüyordu böyle!

İşin garip yanı mutlu olmaktan ilk defa garip bir şekilde rahatsız değildi.

Kıza bakmayı kesip hızla oturduğu yerden kalktı, toparlanırken,"Yarın balo var. Bugün iyiysen seninle ve bu sefer bize de katılacak olan Edward ile dövüşmek istiyorum."dedi.

Bilge yutkunup kafasını usulca salladı ve ayağa kalktı.

Kabul etmekten başka çaresi mi vardı sanki?

"Ben, gidip hazırlanayım Lordum."

Andrew kızın selamını izleyerek odasından çıkmasını bekledi.

Bu kız onu etkiliyordu.

Hemde çok.

**

"Hareketi yaparken genelde sağ ayak önde oluyor, işte bizde bu yüzden soldan hareket ederek sağı devre dışı bırakıyoruz. Ayrıca aynı anda topuklara baskı yapıp ayakları kasmalı ve-"

Adamlara arkası dönük bir şekilde karşısında duran maket adama karşı hareketi gösterirken birden durdu ve Düklere döndü.

Umduğunu bulamayınca sinirle ofladı.

Andrew ve Edward onu dinlemiyordu.

Odanın kapısının oraya çökmüş sırtlarını da duvara dayamış su içiyorlardı.

Hem öğrenmek isteyip hem oturmaları anlamsızdı Bilge için.

Sesi sinirli çıktı.

"Sir Andrew ve Sir Edward. Eğer istemiyorsanız, bugün dövüşmek zorunda değilsini-"

"Zorundayız!"diye bağırıp sözünü kesti Edward.

Yorgunluktan zoraki kaldırdığı eliyle ağabeyini gösterdi. "Bu puşt, senin sayende uzun zaman sonra ilk kez bir maça çıkacak!"

Edward'ın komik küfürü Andrew'i içten içe güldürse de yüz ifadesi sertti.

Bilge anlamsız gözlerle Andrew'e bakınca Andrew omuz silkti.

Konuşmuyor, derin nefesler alarak dinleniyordu.

Edward bu iki sıkıcı ve sadece susan çifte doğru sinirle ofladı, sözlerine devam etti.

"Evleneceksiniz ama sen Andrew'in vücudundaki yara izlerini daha görmedin mi?"dedi.

Maksadı her zamanki gibi şerefsizlikti.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin