Bölüm 98

1K 140 35
                                    

Aradan günler geçti.

Jennifer yargılandı.

Bilge hamileliğinde dördüncü ayına girmişti.

Andrew, Güneş ve Edward 'ı evlendirmişti ve bu dört ay içinde genç çift yaşadıkları tüm o olanlarla birbirlerine karşı hissettikleri saf sevgiyle bağlanmışlardı. (OLANLAR DİĞER KİTAPTA REKLAMDAN SONRAA.) bu

Güneş, travmasını Bilge'nin annesinden aldığı birkaç destekle tekken nasıl baş edeceğini öğrenmişti.

Edward ile birlikte bile olmuştu ancak tutkusunu yansıtmak onun için kolay değildi.

Güneş çok zorlanıyordu.

Atilla artık emeklemeye çalışıyordu.

Andrew kısacası mutluydu.

Çok mutluydu.

İskoçya Lordu, Kral olduğundan gezisini bunca vakit hep erteledi.

Ta ki bu güne kadar.

Andrew karısı ile kapıda beklerken Olivia tombul bebeği kucaklamıştı.

Madam Hawkins, İrlanda'ya Natalie ile gittiğinden beri çok boş geliyordu bu koca malikane.

Andrew karısına,"Kral oldu, Kralın yanına gitmek yerine burayı tercih ediyor. İç savaş çıkartacak orospu çocuğu,"diye homurdandı.

Bilge ona dönük kocasının yakasını iki eliyle düzeltip parmak ucuna çıktı ve dudağına ufak bir öpücük kondurdu.

"Sakin ol sevgilim."

Andrew çapkınca sırıtıp kızın beline ellerini koydu ve bedenlerini birleştirdi."Sakinim sevgilim," kızın dudaklarına doğru konuşuyordu. "Yakışıklı olmuş muyum?"

Bilge güldü,"Hemde çok. Ben güzel oldum mu peki?"

Andrew bu soruyu es geçti. Bir elini karnına götürüp okşadı,"Canın bir şey istiyor mu?"

Bilge kafasını salladı ve adamın yanağına kondurduğu öpücüklerin büyüsüyle,"Pizza istiyorum."dedi. "Bir de seni istiyorum."diye fısıldadı.

Andrew,"Ben de istiyorum."dedi çenesini de öpüp boynuna eğilirken. Sonra birden Jack,"İskoçya Kralı Theadore Uilleam Orains!"diye bağırdı ve Andrew küfür ederek karısını bırakıp boğazını temizledi.

Bilge çenesini, dudağını ve yanağını silip Andrew'in ıslak öpücüklerini gizlerken kapı açıldı ve önce askerleri sonra Kral Theadore Uilleam Orains gülen yüzüyle içeri girdi.

Andrew,"Kral Theadore!"dedi başını eğerek selam verdi.

Bilge de kocasının önceden uyardığı gibi eteklerini tutup selam verdi.

Theadore Andrew 'e,"Sir Andrew!"diye sevinçle karşılık verip sertçe sarıldı. "Nasılsın?"

"Mutluyum, Kral Theadore."dedi. "Sizler nasılsınız?" Birbirlerinden ayrıldılar.

"Bende mutluyum, dostum."  Yanındaki karısını gösterdi Andrew,"Leydi Daisy. Karım."

Theador kıza baktığında bir an şaşırdı ancak hızlı toparlayarak,"Merhaba Leydim."dedi etkilendiğini engelleyemedim belli eden sesiyle.

Bilge'nin elini tutup dudaklarına götürdü ve yavaşça öptü,"Sizi tanımak ne güzel."

Bilge gülümsedi,"Merhaba lordum."

Theador kızın kokusunu duyduğu o an boğazını temizledi ve elini yavaşça bırakıp uzaklaştı.

Olivia 'nın kucağında ona somurtarak bakan bebeğe,"Bu küçük adam da kim böyle!"diye heyecanlı bir şekilde bağırdı. "Şunun mavi gözlerine bak sen."

Andrew gülümsedi,"Oğlum Kralım. Harry."

Theador bebeğin yanağına elini götürüp tombul etini hafifçe sevdi. Atilla hırçın bir tavırla onun elini itmeye çalışıp bağırınca Andrew karısına baktı.

Bilge omuz silkti. "Diş çıkartıyor ondan sanırım."

Andrew kafasını salladı. "Pekâlâ. Oturmaz miyiz?"

**

Bu bir ikinci sezon fragmanı gibi bölüm,

Bu saatten sonra sona yaklaştık.

Zira Theadore son maceramız olacak. Edward ve Güneş'in evlilikleri ile ilgili birkaç şeyi de burada yazacağım.

Kısa olmasının sebebi var.

Fragman gibi düşünün.

Sizleri, YORUM YAPAN TÜM OKUYUCULARIMI, özellikle GECEMAVİSİ, BİLGE, ZZYNPP gibi sürekli sürekli yorum yapan daha nicenizi, isminizi yazmasam da aklımdasınız emin olun, çok seviyorum.

En başından beri oylarıyla beni bırakmayan okuyucularım, sizler de başımın tacısınız.

Yanımda olduğunuz için teşekkür ederim.

Sizler yorumlarınız ve oylarınızla yanımda olmasaydınız bu hikaye devam etmeyecekti.

Nereden,
Nereye.

Teşekkür ederim.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin