Bölüm 103

1K 141 20
                                    

UYARI: ÖNCEDEN YAZILDI, YANİ GECE +18 SAHNE VAR ORUÇ SAKATA GİTMESİN İSTEYENLER AKŞAMI BEKLEYEBİLİR.

**

Bilge ile Andrew kavga etmişti.

Andrew ona yarınki yemeğe gelmesini istemediğini söylemişti. Bilge ise adama geleceğini söyleyince Andrew iyice gerilmiş ilk başta cümlelerinde lütfenler varken birden,'Bilge!'diye yükselmeler olmuştu.

Bilge de ona,'Kes artık lanet sesini!'Deyince Andrew,'Bana hakaret etmeyi kes!'demişti.

Bilge de öfkeyle,'SEN HAMİLE BİR KADINA, KARINA! NASIL DAVRANILMASI GEREKTİĞİNİ! ONUN NASIL İNİŞ ÇIKIŞLAR YAŞADIĞINI BİLMEYİP SÜREKLİ BÖYLE BAĞIRAMAZSIN! GERÇİ AŞERMENİN NE DEMEK OLDUĞUNU BENİMLE ÖĞRENEN ADAMDAN NE BEKLİYORUM Kİ!'diye çıkışmıştı.

Andrew bu laftan sonra kaşları çatık da olsa susup yatak odasından çıkmış soluğu Olivia'nın yanında almıştı.

Yaşlı kadın şaşırmıştı ancak Andrew ona,"Hamile bir kadının duygusal anlamda nasıl zorlandığını öğrenmek istiyorum, lütfen. Bana anlat."demişti.

İki saatin sonunda Andrew tekrar karısının yanına geçtiğinde hamileliğin bu kadar zor olduğunu asla bilmediğinden şaşkındı.

Uyuyan karısına bakıp,"Bilge."diye fısıldadı.

Bilge anında kaşlarını çatınca Andrew gülümsedi. "Uyumamışsın," kızın beline elini atıp parmaklarını yürüttü. "Sevgilim, üzgünüm."

Bilge gözlerini açtı. Şaşkındı. "Sen özür mü diliyorsun?"

Andrew, iç çekip somurttu. "Evet."

Bilge kocaman gülümsedi. Kafasını iyice kaldırıp adamın yanağına bir öpücük kondurdu, sonra bir tane daha ve bir tane daha. En son da dudağına yapışıp uzun ve,"Mmmmmmmmmuuuaaah!"gibi bir ses çıkardığı öpücük ile tekrar uzandı.

Andrew,"Şöyle öptüğünde,"diye homurdandı. "Küçük bir kız çocuğu ile evlenmiş gibi hissediyorum ve bu midemi bulandırıyor." Bilge gülerek tekrar doğruldu ve adama sinsi sinsi eğildi.

Andrew çattı kaşlarını,"Hayır."

Bilge sinsice sırıttı. Adamın dudaklarına uzanırken Andrew kafasını iki yana salladı. "Hayır, hayır, hayır."Bilge durmayan adamın yanaklarını tutmaya çalışıp kafasını sabitlemeye çalıştı. Andrew,"Bilge!"diye kızdı.

Bilge sürekli kafasını iki yana sallayan adamın dudaklarına dudaklarını değdirebiliyor ancak istediğini alamıyordu. "Dur,"dedi dudağı o an Andrew 'in dudağının kenarına değdi. "Öpeceğim sadece." Dudağı, Andrew 'in diğer dudak kenarına değdi. Andrew kızı itemiyordu da karnındaki çocuğa bir şey olur diye. "Hay,"dedi kıza. "Bilge hayır, Bilge."

Adam kafasını hangi yöne çevirse Bilge de hiç yorulmadan o yöne çevirince oflayarak durdu. Ve Bilge direkt dudaklarına yapıştı.
Genç kız adamın gövdesine oturup dudaklarını dudaklarından ayırmadı.

Andrew kızın karnına karnına değince, Bilge'nin bu pozisyonda zorlandığını düşünüp elini beline koydu ve yavaşça yattığı yerden mekik çekercesine doğrulup sırtını yatak başlığına dayadı.

Bilge öpücüğü o kadar uzattı ki Andrew somurttu. En son kız kıyamadı ve dudaklarını kocasının boynuna indirdi. Yavaş yavaş öptü. Andrew varla yok tebessümü ile gözlerini yumdu.

Genç kız adamın geceliğinin düğmelerini öpücüklerinin ahesteliğiyle eş zamanlı usul usul açtı. Andrew göğüs boşluğundaki kızın dudaklarıyla yandan sırıttı ama gözlerini açmadı.

Bilge adamın tüm düğmelerini açtıktan sonra yatağın yan tarafından aşağı inip Andrew'in alt geceliğinin ön kısmını aşağı indirdi.

Andrew üstüne oturmak için canlandırmak istediği erkekliğini ovalayacak diye düşündü. Gözlerini yummuş karısının tüm gövdesine koyduğu öpücüklerin büyüsüne kapılmıştı.

Bilge adamın anında sertleşmiş erkeliğini eliyle bir kere okşadıktan sonra eğilip yavaşça ağzına aldı.

Andrew gözlerini şaşkınlıkla açıp,"Bilge?"dedikten sonra kızın dilinin verdiği hisle,"İsa aşkına."diye rahatlıkla iç çekip inledi.

Bir de her türlü boku yediğini sanardı.
Bilge kafasını indire kaldıra yaptığı hareketler Andrew 'in kan akışını hızlandırdı.

Genç kız önüne gelen saçlarını bir eliyle toplayıp Andrew 'e doğru olmayan diğer tarafa bıraktı ve genç adam yutkundu. Ağzının hareketlerini elleriyle destekleyince Andrew'in dudakları kurudu.
Genç kız koca erkekliğinin hepsini ağzına almaya çalıştı.

Andrew,"İsa aşkına."diye sertçe homurdanarak kızın saçlarını tuttu. Bilge tekrar tekrar aynı hareketi yaptı ve Andrew artık daha fazlasını ister vaziyetteydi.

Bilge uğraşsa da alamıyordu belki ama gittikçe daha fazla alıyordu.

Andrew kızın başına yön vermeye başladı. Bilge'nin kafasını erkekliğine öyle bir bastırdı ki kızın yapmakta istediğini yaptırdı ve zorlamamak için baskıyı çekti ama Bilge geri çekilmedi.

Andrew dişlerini sıktı,"Bilge, geri-"yutkundu. "Çekilmek isteyebilirsin."

Bilge kaşlarının üstünden adamın zevkten delirmiş yüzüne baktı ve nefesi kesildiğinden başını biraz geri çekti ama tamamen çekilmedi.

Andrew 'in erkekliğine dil darbelerine devam etti. Başını dudaklarının arasına aldı ve biberon emer gibi erkekliğin başını emdi.

O kadar bıkmadan yaptı ki bunu Andrew zevkten bayılacağını düşündü. "Seni,"dedi Bilge tekrar boğazlayınca,"Çok," Bilge adamın erkekliğinin altındaki topları eliyle okşadı. "Arzuluyorum."dedi.
Bilge güldü.

**

Andrew dünkü tatmin oluş hallerini unutamadığından tüm gün dalgındı.

Bilge,
Jennifer'ı tahtından verdiği hislerle zaten etmiş karısı artık tamamen yok etmişti.
Bilge giydiği bol kırmızı elbisesi ve yapılı saçlarıyla elindeki muzu ısıra ısıra merdivenlerden indi.

Andrew üçlü koltuğun tam karşısındaki şöminenin önünde ayakta durmuş Bilge'nin ayakkabılarının çıkardığı sesle kafasını merdivene çevirdi. Elindeki muzla yavaş yavaş inen karısını görünce gözlerini kıstı.
Bilge adama umursamazca bakıp muzunu yemeye devam etti.

Muzu ağzına götürdüğü gibi Andrew küfür etti."hay sikeyim ya." Kafasını tekrar şömineye çevirdi.

Bilge ağzındaki lokmasıyla,"Hazırım ben."dedi. Andrew ona bakmadı.

Alfonso mutfaktan duyduğu cümleyle yolculukta leydisi yesin diye hazırladığı tüm kruvasanları, sandviçleri poşete koyarak,"Ninemin susmayan çenesi,"dedi. "Getirdim leydim."

Bilge şaşkınlıkla Alfonso'ya döndü.

Önce tombul adamın uzattığı poşete sonra tombul adamın yüzüne baktı. "Bu ne?"

Alfonso terden parlayan alnını elindeki bezle silip,"Arabada yersiniz diye hazırladım leydim. Ve sarayda. Kral sizin yemediğiniz ne varsa onu donattırıyor yeminli gibi."

Bilge kibarlık olsun diye tebessüm etti. "Çok teşekkür ederim ancak gerek yok."

Alfonso gülerek,"Ama sizin en sevdiğiniz her şeyi yaptım leydim."dedi. "Çikolatlı kruvasan bile yaptım."

Bilge dudağını dişledi. Yutkundu ve gözleri parladı. "Şey de var mı?"dedi çocuk gibi.

Andrew yandan sırıttı.

Alfonso"Crumpet mi? Var. Hem de çilek reçelli."dedi.

Bilge titreyen elleriyle aşçının uzattığı saklama kaplarını aldı ve poşetin içini kokladı.

Sonra aniden kafasını kaldırıp aşçının şişko koluna bir tane yapıştırdı.

Alfonso,"Ninecim!"diye irkildi.

Andrew merakla onlara döndüğünde karısının Alfonso'ya bağırdığını gördü.

"Alfonso, İYİCE ŞİŞKO ETTİN BENİ!"

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin