Özel Bölüm

1.1K 141 20
                                    

"içki içtiğim gün ne oldu?"diye sordu Bilge kocası ile yalnız kalınca. Yan yana oturuyorlardı ve bahçedeydiler.

Andrew yandan sırıttı. "Seni sevmem için yalvardığın günü mü kast ediyorsun?"

Bilge,"Hassiktir lan oradan."dedi alayla gülüp. "Ağzımı bozdurdun ya. "

Andrew kahkaha attı. "Yemin ederim."

Bilge gözlerini belertince Andrew karısının yanağına bir öpücük kondurup güldü. "Seninle sevişmem için de yalvardın."

Bilge göz devirdi ve kocasını iterek,"Bir küfür daha edeceğim sanırım Andrew, elimi şurana koymam sevişelim demene yetiyor." Dedi ve elini tam adamın bacak ve kasık arasına koyacaktı ki Andrew kaşlarını çatarak elini itti. "Aklından bile geçirme."

Bilge,"Bir de yalvardın diyorsun."diyerek sırıttı. "Anlamadığım, bir gün önce bana had bildiren herif bir gün sonra nasıl eskisi gibi oldu?" Tek kaşını kaldırdı,"Delirmiş olabilir misin?"

Andrew göz devirip,"Hatırlat da sana içki içmek nasıl bir şey öğreteyim."dedi.

Bilge,"Bugün içek."dedi birden yumuşayarak.

Maksadı herifi sarhoş edip ağzından laf almaktı.

Aniden aklına gelen fikre bayılmıştı.

"Çocuklar-"

Bilge koltuğa dizlerinin üzerinde çıkıp adama döndü ve iki yakasını tutup şöyle bir sarstı. "Çocuklar uyuyor, kalk içek!"

Andrew gözlerini belerterek yakasına yapışmış karısına,"Bırak kız beni."dedi. "Manyak."

Bilge biraz daha sarstı adamı,"Sen yoksan tek içerim."

Andrew karısının yanağını sevdi ve,"Tamam. Ben varım, veletleri emzirdin değil mi?"diye sordu.

Bilge adamın yakasını bırakıp ayağa fırladı. "Sen iste tüm içkileri odamıza ben bebisleri emzirip geliyorum." Koşar adım merdivenlere yöneldi. "Çikolata falan da hazırlat, meyve."

Andrew göz devirerek yakasını düzeltti ve,"Olivia."diye konuştu. "Kraliçenizi duydunuz. Odaya yer sofrası kurun."

**

"Öğ,"dedi Bilge içtiği şeyi masaya vurup. "Bu ne be böyle,"

"Rom."diyerek somurttu Andrew,"Sadece rom."

Bilge yüzünü ekşitti. "Bok gibi tadı var."

Ve bununla birlikte Bilge hiçbir içkiyi beğenmemiş, Andrew karısının bu haline şaşkınlıkla bakmaktan, somurtmaktan başka hiçbir şey yapamamıştı.

"Ne yapacağız şimdi, hangisini içeceksin?"

Andrew tabaktaki üzüme uzanarak bir tane kopardı ve baş parmağı ile işaret parmağının arasında yuvarlamaya başladı.

Odalarının geniş orta noktasına büyük bir keyif sofrası kurdurtmuşlardı.

Andrew bunu isterken aklındaki bambaşkaydı.

Yaşadığı bambaşka.

"Sen ne içeceksin?"

Bilge,"Sen ne içersen onu içeceğim."diyerek omuz silkti. "Ben içkiyi tercih eden bir tip asla olmadım Andrew, Allah Allah." Aniden kendisini savunmaya başladı. "Hepsinin tadı acayip iğrenç."

Andrew uzanıp özel, el yapımı kırmızı şarabı kadehe doldurdu. "Ben şimdi bunu içeceğim,"dedi ve karısına uzattı. "Sende iç o zaman."

Bilge kafasını salladı ve elini saçlarına atarak toplayıp omzundan aşağı yan tarafına bıraktı.

Taş yürekHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin