10 - Unuttun Mu Beni?

603 15 32
                                    

Parka vardığımızda masası olan çardaklardan birine geçtik. Çağrı yolda gelirken aldığımız çekirdek, mısır ve kolaları masaya dizip baş köşeye oturdu. Asya ve Deniz yan yana oturunca ben de Barış'ın yanına geçtim. Hiç vakit kaybetmeden beni kolları arasına aldı ve sırtını çardağa yasladı. Başımı boyun girintisine yerleştirdim. Omzumdaki eli aşağı yukarı kolumu okşuyordu.

"Kafe'nin başına geçsem iyi olacak artık. Deniz sen de kusura bakma kardeşim. Benim yüzümden başına iş aldın." Barış mahçup bir şekilde konuştu.

"Ne demek Barış. Lafı bile olmaz. Sen eski düzene alışana kadar dururum daha yanında. Bir işim yok. Birkaç dersim kaldı, diğer dönem vereceğim onları zaten."

"Eyvallah."

"Okula ne zaman döneceksin?" dedim başımı hafifçe kaldırarak.

"Diğer dönem başlarım herhalde." Başımı sallayıp göğsüne yattım. Asya'yla Deniz'in de bizimle aynı pozisyonda olduğunu görünce hızla uzaklaştım. Ne münasebet canım? Onlar sevgili biz arkadaşız. Cık cık. "N'oldu Defne?" dedi Barış gülerek. Gözleri benle Denizler arasında gidip geldiğinde beni ne kadar iyi okuyabildiğini bir kez daha görmüş oldum.

"Mısır yiyeceğim. Kola da içicem." dedim, masaya doğru yaklaşarak. Öyle mi? dercesine kaşlarını kaldırdı ve güldü.

"Bana da versene, hiç doğrulamam şimdi." Elime bir avuç mısır aldım ve ona doğru uzattım. Gülerek ağzını açtığında göz devirdim. Bir tane mısırı fırlattığımda gözüne geldi. Kahkaha attım. "Defne! Doğru düzgün ver şunu."

"Az ye de uşak tut be!" diye çemkirdim. Dudaklarını büzdüğünde yapmacık bir şekilde elimi kalbime götürdüm. Güldü. Hafifçe yaklaşıp baş ve işaret parmağım arasındaki mısırı dudaklarına doğru tuttum. Mısırı dudakları arasına alırken parmaklarım da dilinden nasibini aldı. Refleksle parmağımı yaladığımda birbirimize bakakaldık. Dua et hava karanlık da kimse alev alan suratını görmüyor Defne! Hızla bakışlarımı kaçırdığımda Barış da boğazını temizledi. Kolamı açıp kafama diktim.

"Yavaş!" Çağrı bana seslenerek tüm dikkatleri üzerime çekti. Boş kola kutusunu masaya bırakıp mısırlara gömüldüm. "Kızım aç mı bırakıyoruz biz seni acaba?" Deniz ve Asya güldü. Yeme ve içmeyle işim bittiğinde ıslak mendille ellerimi sildim. Bir süre sonra Deniz, Asya ve Çağrı tüm okulun dedikodusunu yapmaya başladı. O an konu hiç mi hiç ilgimi çekmemişti. Keza Barış'ın da öyle. Yüzümü ona doğru çevirdiğimde bakışlarının üzerimde olduğunu gördüm.

Dudaklarını oynatarak naber? dediğinde gülümsedim. Bu bizim yıllardır oynadığımız küçük bir oyundu. Ne zaman ilgimizi çekmeyen bir muhabbetin ortasında kalsak birbirimizle yalnızca dudaklarımızı oynatarak konuşurduk.

İyi sen?

İyi.

Ne yapıyorsun?

Seni izliyorum. Sen?

Seni izliyorum. Soru sorayım mı?

Sor bakalım.

Beni mi daha çok seviyorsun Deniz'i mi? Sırıttı.

Seni.

Beni mi daha çok seviyorsun-

Seni. Seni. Seni. Güldüm.

Sen sor.

Öpeyim mi seni? Gözlerim ve ağzım şaşkınlıkla kocaman açıldığında güldü.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now