36 - Benim Aklım Başımda Değil

290 9 16
                                    

İçinde adımın yazdığı alyansı Anıl'ın yüzük parmağına taktım.

"Ağlayacağım galiba..." dedim kendi yüzüğüme bakarken. Anıl kahkaha attı.

"Bilseydim daha önceden alırdım."

"Dalga geçme!" dedim sitemle. Güldü. Parmaklarıyla saçlarımı okşadı. Benim parmaklarımsa yüzüğün üzerinde geziniyordu. "İstanbul'a döndüğümüzde... veririm geri."

"Saçmalama. Senin o."

"Olmaz. Kabul edemem ben bunu."

"Bunu tartışmayalım şimdi... Karnıyarık mı yaptım demiştin?" Heyecanla başımı salladım. Ayağa kalktım ve mutfağa doğru koştum.

"Hemen getiriyorum!"

Dolaptan borcamı çıkardım ve içinden iki tane karnıyarığı tabağa koydum. Yanına yaptığım pilavdan da biraz ekledikten sonra mikrodalgada ısıttım.

"Mis gibi koktu." Anıl'ın sesini duymamla bakışlarımı kapıya çevirdim ve gülümsedim. Ceketini çıkarıp astı ve mutfağa girdi.

"Burada mı yersin, içeri mi getireyim?" Yanağımdan bir makas alıp mutfak masasına geçtiğinde tabağını önüne koydum. Karşısına oturup yüzünü izlemeye başladım.

"Sen aç değil misin?" dedi çatalındaki parçayı yemeden önce.

"I-ıh."

"Ben yokken yemek dersi falan mı aldın? Muhteşem olmuş..." Kocaman gülümsedim.

"Yemek yapabiliyordum ki ben zaten..." Kaşları havalandı. "Ama sen yapınca ayrı bir güzel oluyor."

"Tabi tabi." dedi gülerek. "Üşeniyorum, demiyor da." Sırıttım.

Bir süre sessizce yemeğini yedi. Boş tabağını lavaboya koydu ve ellerini yıkayıp kuruladı.

"Burada kal..." dedim gömleğinin ucundan tutarak. Gözlerimin içine baktı.

"Defne-"

"Klinikte kalmaya devam edersen kimse inanmaz ki nişanlı olduğumuza."

"Konuşmamız gereken bir şey daha var, biliyorsun değil mi?" dedi yumuşacık bir sesle.

"Konuşmayalım..." diye mırıldandım.

"Ne düşündüğünü bilmem lazım."

"Bir şey düşünmüyorum." dedim hızla.

"Yapma Defne..."

"Ne düşünmemi istiyorsan onu düşünüyorum." dediğimde gözlerini devirdi.

"Bu öyle bir şey değil, Defne." dedi sitemle.

"Uzaklaşma benden..." Sesim kısık çıkmıştı. Her an ağlayabilirdim.

"Uzaklaşmayacağım. Bana ne düşündüğünü söyle..."

"Söz ver." Derin bir nefes aldı.

"Söz veriyorum."

"Seni istedim." Gözlerimi kaçırdım. "Çok istedim... O an..." Ellerimle oynamaya başladım. "Gözüm başka bir şey görmedi bile." Ellerimi yüzüme kapattım ve ofladım. "Çok utanıyorum."

"Neden utanıyorsun?" dedi yumuşacık bir sesle. Ellerimi yüzümden çekti ve ellerinin arasına aldı.

"Çünkü... Benden etkilenmediğini biliyorum." dediğimde önce gözleri şaşkınlıkla açıldı, sonra ise kahkahası mutfakta yankılandı. Kaşlarım çatıldı. Ellerimi tutan ellerinden kurtulup odaya doğru ilerlemeye başladım.

KOMŞU ÇOCUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin