106 - Ah, O Bizim Kavuşmalarımız...

202 8 65
                                    

Bahçe kapısında iki tane görevli tarafından karşılandığım köşke afallamış bir şekilde bakıyordum.

Zenginlik tuhaf bir şeydi ve kesinlikle sınırı yoktu.

Anıl'ın on sekiz yılını geçirdiği köşkün bahçesinde attığım her adımda daha da fazla heyecanlanıyordum.

Onu bahçede koşuşturan küçük, ela gözlü bir erkek çocuğu olarak hayal etmekten kendimi alamıyordum.

Bilmiş bilmiş konuşan bir çocuk olduğuna hiç şüphem yoktu.

"Hoş geldiniz Defne Hanım." Evin kapısına ne ara ulaşmıştım, bilmesem de gülümsemeye çalıştım.

"Hoş buldum... Melek Hanım, değil mi?"

"Evet..." dedi karşımdaki kadın gülümseyerek. "Buyrun lütfen." Melek Hanım'ın eşliğinde uzunca bir koridorda yürümeye başladım. "Salon sol tarafta Defne Hanım. Çantanızı almamı ister misiniz?"

"Gerek yok... Teşekkür ederim."

"Koşma Anıl!" Aras Ulubey'in sitemini duymamla bakışlarımı merdivenlerin olduğu tarafa çevirdim.

"Defne!" Anıl telaşla merdivenden inerken bir yandan da gömleğinin düğmelerini iliklemeye çalışıyordu.

Basamakları inmeyi bitirdiğinde gömleğini boşverip hızla aramızdaki mesafeyi kapattı ve beni kollarının arasına aldı.

Vakit kaybetmeden kollarımı boynuna doladım ve ona sımsıkı sarıldım.

"Allah'ım... Ölüyorum." diye fısıldadı gömüldüğü boynumda.

Üç buçuk dakika geçmişti ve sanırım beni bırakmayı düşünmüyordu. Hafifçe geri çekilmemle kısa bir süre gözlerime baktı ve en sonunda dudaklarıma yapıştı.

Gözlerim kocaman açılırken onu hafifçe ittirdim.

Melek Hanım ve Aras Ulubey gülerek bizi izliyordu.

Yarısı açık kalan gömlek düğmelerini iliklemeye başladığımda Anıl yüzüme öpücükler kondurmaya devam ediyordu.

"Rahat bırak lan kızı." dedi Aras gülerek.

Son düğmesini de iliklediğimde çok özlediğim ela gözlerine baktım. Yüzümü ellerinin arasına aldı ve burnumu öptü.

"Nasılsın?" diye fısıldadım.

"Çok... Çok iyiyim." Yanağıma kocaman bir öpücük kondurdu.

"İçeri geçin." Nil Ulubey'in sesiyle Anıl'dan birkaç adım uzaklaştım.

"Çok güzel olmuşsun." diye fısıldadı Anıl annesini umursamadan.

"Teşekkür ed-"

"İçeri!"

"Anne!" Bu uyarı Aras Ulubey'den gelmişti. "Sen geç içeri. Çocuklar hasret gidersin." Nil Hanım bana doğru birkaç adım attığı sırada Aras aramıza geçmişti.

"Misafirimize hoş geldin diyeceğim." Nil Hanım'ın ses tonu pek de hoş karşılanmadığımı belli etse de umursamadım.

"Hoş buldum." dedim gözlerimi Anıl'ın gözlerinden ayırmadan.

"Defne'ye odamı gösterebilir miyim?" Anıl'ın heyecanla kurduğu cümle beni gülümsetirken Aras Ulubey'e kahkaha attırmıştı.

"Sakin ol lan..." dedi Aras kardeşinin ensesini sıkarak.

"Hemen salona geçin. Baban bekliyor." dedi Nil Ulubey sert bir tavırla. Anıl kolunu omzuma atıp beni kendisine doğru çektiğinde başımı göğsüne yasladım.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now