107 - Ara

166 5 41
                                    

Çokça özlem!

♥︎

Elif'lere gelmiş, hiç vakit kaybetmeden duşa girmiştim ve Anıl'ın bana verdiği sweatshirtü de çamaşır sepetine atmıştım.

Elif'in kıyafetlerinden seçtiğim pantolonu ve kazağı giydikten sonra saçlarımı kurutup salona dönmüştüm.

Elif kanepeye oturmuş, televizyon izliyordu.

"Diğerleri nerede?" diye sordum yanına otururken. Başımı omzuna yasladığımda saçlarımın arasına bir öpücük kondurdu.

"Balkondalar... Sigara içiyorlar."

"Aras gitmedi mi?"

"Hayır... Kahvaltı yapmamış. Ben de kalmasını söyledim. Seni bekliyorduk başlamak için..."

"Keşke başlasaydınız." dediğimde saçmalama der gibi baktı. Gülümsedim. "O zaman ben çağırayım onları..."

"Hadi sen çağır. Ben de çayları koyayım." dedi ve ayağa kalktı. Ben de kalkıp balkona doğru ilerledim. Kapıyı tıklatıp açtım ve yanlarına çıktım.

"Hadi gelin..." dedim ve kollarımı etrafıma sardım. Hava buz gibiydi. "Aç karnına sigara mı içilir ya? Midenize dokunacak..."

"Kızım beş saat çıkmadın duştan! Nikotin lazımdı, anlıyor musun?" dedi Mert saçlarımı karıştırarak.

"Geç sen içeri." dedi Aras, dudaklarının arasındaki dumanı üflerken. "Üşüyeceksin."

"Tamam... Elif çayları koyuyor. Soğutmayın." Aras başını sallayıp sigarasını tekrar dudaklarına götürdüğünde salona geçmiştim.

Kısa bir süre içinde hepimiz yemek masasında toplanmıştık. Aras benim yanıma, Mert de Elif'in yanına geçmişti.

"Anıl'ın doktor işleri nasıl gidiyor?" diye sordu Mert.

"Ameliyata hazırlıyorlar. Bir ton test, beslenme değişiklikleri, egzersiz falan..." dedi Aras rahat bir tavırla.

"Ne kadar sürecek bu?"

"Bir ay kadar sürer."

"Sonra Amerika mı?"

"Aynen."

"Sen ne zaman gidiyorsun Defne?" diye sordu Mert. Gözlerim Aras'ın mavi gözleriyle buluştu.

Anıl'a çok kırgın olduğum için peşinden Amerika'ya gidişim hakkında konuşmak istemediğimi anlamıştı.

"Ne zaman isterse gider." dedi Aras beni kurtararak. "İstemezse hiç gitmez. Anıl iyileşir döner." Mert'in kaşları çatılmıştı.

"Dayanamaz lan Anıl. Saçmalamayın."

"Gideceğim tabi ki..." diye mırıldandım. Gülümsemeye çalışmıştım. "Okul bittiği an... Giderim."

"İzninizle... Ben bir sigara daha içeyim." Aras oturduğu yerden kalktı ve balkona doğru ilerledi.

"Sizin... Aranız bir tuhaf?" dedi Elif merakla. "Gergin gibisiniz. Tartıştınız mı?"

"Tartışmadık... Aslında baya iyiydik ama..."

"Ama?"

"İçeri girmeden önce... Bu akşam bir şeyler mi içsek, falan dedim. Hiçbir şey söylemedi. Sonra... Sessizleşti. Yanlış bir şey mi söyledim ben fark etmeden?"

"Anlamadım ben de..." dedi Mert. "On dal içmiştir sabah sabah. Canı bir şeye sıkkın demek ki... Seninle bir ilgisi olduğunu sanmıyorum."

"Umarım." diye mırıldandım.

KOMŞU ÇOCUKDonde viven las historias. Descúbrelo ahora