13 - Keşke'ler...

516 11 12
                                    

Bir saattir uyuyan Okan'ın kolları arasında tavanı izliyordum. Okan'ın yanından sessizce kalkarak bana verdiği kıyafetleri tekrar giydim. Sargılarımın bir kısmı kana bulanmıştı. Muhtemelen kabuk bağlayan yaralarımdan birkaçı açılmıştı. Mutfağa inip Okan'ın aldığı soğuk kahveyi içmeye başladım. Pişman mısın Defne?

"Değilim." diye fısıldadım kendi kendime. O zaman neden bok gibi hissediyorsun? "Bilmiyorum..." Böyle yaşamaya devam edemezsin! Başımı salladım. "Edemem." Gözlerimden yaşlar akmaya başladı. "Neyim var benim ya?!" Neden mutlu olamıyorsun? "Neden mutlu olamıyorum?" Bugün ölmek istedin. Başımı hızla iki yana salladım. İstedin. Kimseyi memnun edemiyorsun! Kendini memnun edemiyorsun! Şu an bile Okan'la birlikte olduğunu nasıl açıklayacağını düşünüyorsun. Hem de bir kere değil! "Ama ondan başka kimseyle birlikte olmadım..." dedim hıçkırıklarım arasında. Kimin umurunda! "Kimsenin!" Kimsenin umurunda değil.

"Defne? Kiminle konuşuyorsun?" Okan'ın endişe dolu sesini duymamla ellerimi yüzüme kapattım. Ağlamam dinmiyordu. "Defne bak bana. Özür dilerim... Ben, yanlış bir şey mi yaptım?" Başımı iki yana salladım. "Canını mı yaktım? Bakayım kollarına..." Başımı tekrar iki yana salladım. "Lütfen bir şey söyle." Saçlarımı okşadı.

"Bir daha beni öpme!" dedim ağlayarak.

"Tamam, öpmem."

"Kimse öpmesin!"

"Defne korkutuyorsun beni..."

"Keşke Hazal beni öldürseydi!"

"Pişman mısın? Ondan mı sinirlerin bozuldu?" dedi yumuşacık ama hafif kırgın çıkan bir sesle. Eli hâlâ saçlarımdaydı.

"Kızacaksın ama bana..." dedim iç çekerek.

"Kızmıyorum."

"Pişman değilim ki... Sadece, dün Barış öptü beni bugün senle birlikte oldum. Yarın hanginizle ne yapacağım belli değil. Sürekli de size yapacağım açıklamaları düşünüyorum... Pinpon topu gibi ordan oraya... Oros-"

"Defne! Tamam. Anladım." Ofladı.

"Ben senden başka kimseyle birlikte olmadım." dedim ağlayarak. Gözleri şaşkınlıkla açıldı. "Ama kendimi çok kirli hissediyorum..." Ağlamam şiddetlendi. Başımı göğsüne yasladı.

"Çünkü bir adı yok... Aramızda olan şeyin. Özür dilerim Defne... çok özür dilerim. Düşünemedim ben." Başımın üstüne bir öpücük kondurdu.

"Hazal'la-"

"Bitti, Defne. Hazal yok artık."

"Biz birlikte olmadan önce mi bitti, sonra mı?" diye sorduğumda güldü.

"Çok taktın bu ayıp meselesine..." Omuz silktim. Ayıptı çünkü! "Seni kanlar içinde gördüğüm an bitti."

"Kıza da haber verseydin." diye fısıldadım. Tekrar güldü.

"Merak etme, o çok iyi biliyor. Senin kılına zarar geldiği an, dünya durur..." Derin bir nefes aldım.

"Çok ağlıyorum şu sıralar. Dengesizim..." dedim. "Poyraz'ın ilacının etkisinin çoktan geçmiş olması lazım ama..." Beni saran kolları sıkılaştı.

"Ne ilacı, Defne?" diye sordu, dişlerinin arasından. Hızla göğsünden uzaklaştım.

"N-ne ilacı?" Gözlerini kısarak bana baktı.

"Poyraz'ın verdiği ilaç dedin?" Gözleri ateş saçıyordu. "Bir şey mi kullanıyorsun sen Defne?!"

"H-hayır!" Başımı iki yana salladım.

KOMŞU ÇOCUKМесто, где живут истории. Откройте их для себя