42 - Uğur

234 10 10
                                    

1 Hafta Sonra.

Boş buzdolabında gözlerimi gezdirdim ve oflayarak açtığım gibi kapattım. Telefonumu çıkardım ve Anıl'ın numarasını tuşladım. Telefonu kapalıydı. Muhtemelen danışanı vardı. Ceren'in numarasını tuşladım. 

''Merhaba, Defne Hanım.'' diye açtı telefonu.

''Merhaba Ceren... Nasılsın?''

''İyiyim, teşekkürler... Siz nasılsınız?'' Sesi gergin geliyordu.

''İyiyim. Şey, Anıl'ın telefonu kapalı da, sanırım danışanı var. Müsait olduğunda sen iletir misin, markete gidilmesi gerekiyor? Ben alışverişi yaparım o da dönüşte beni alır. O kadar şeyi taşıyamam-''

''Defne Hanım...'' diye kesti sözümü. ''Anıl Bey'in bugün danışanı yok ki. Klinikte değil şu an.''

''Efendim?'' dedim şaşkınca. ''Emin misin?''

''Eminim... O olaydan sonra sadece altı danışanımız kaldı zaten. Yenilerini alamıyoruz. Kalanlar da pazartesi ve cuma günleri geliyor.''

''Hangi olay?''

''Hani... Siz buraya gelmiştiniz ya. Gökalp Bey'le tartışmıştınız... Sonra Anıl Bey... Kavga ettiler. İkisinin de işine son verildi.''

''Ne?!'' 

''Siz... Bilmiyor muydunuz?'' Sesi tedirgin çıkmıştı.

Hatırlamıyordum.

''Anıl her gün işe gidiyorum diye evden çıkıyor, Ceren.'' Şaşkınlığımı üzerimden atamamıştım.

Kovulmuş muydu?

Benim yüzümden.

Uğursuz.

Gökalp'le neden tartışmıştım?

''Ben sizin bildiğinizi düşünmüştüm... Kusura bakmayın. Anıl Bey'e söylemeyin lütfen. Siz üzülmeyin diye söylememiştir.''

Ben üzülmeyeyim diye.

Benim yüzümden.

Uğursuz.

Her sabah erkenden kalkıp, hazırlanıp, işe gidiyorum diye evden çıkıyordu. Akşama kadar da gelmiyordu.

Ben üzülmeyeyim diye mi?

Benim yüzümden.

"Ben... Ceren ben biraz... Bazı şeyleri unutuyorum da. Yani psikolojik... Belki biliyorsundur." İnandırıcı olmaya çalıştım. "Neden kavga ettiklerini hatırlayamıyorum. Muhtemelen Anıl'ın kovulduğunu da unuttum..." Gülmeye çalıştım. "Gökalp'le neden tartıştık? Aydınlat beni lütfen."

"Ben bilmiyordum... Geçmiş olsun Defne Hanım."

"Teşekkürler..."

"Şey... Siz buraya gelmiştiniz. Anıl Bey'i görmeye. Yanınızda bir çocuk vardı..." Yanımda bir çocuk mu vardı? "Mavi gözlü bir çocuk."

Mavi gözlü bir çocuk.

Yağmur.

Anında gözlerim doldu.

"Sonra?" diye sordum, titreyen sesimle.

"Sonra... Gökalp Bey geldi. Size selam verdi. Söylememesi gereken şeyler söyledi... Siz de ona tokat attınız." Kaşlarım havalandı.

"Ne söyledi?"

"Defne Hanım... Ben... Söylemesem daha iyi. Belki de unutmanız sizin için-"

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now