158 - Sözlülük Müessesesi

232 7 39
                                    

Kapıyı açtığımda Ufuk'un kahverengi gözleri karşıladı beni. Kocaman gülümsedim. "Hoş geldin!" diyerek hızlıca sarıldım ona. "İyi ki geldin! Özlemişim seni!"

"Hoş buldum..." diye mırıldandı.

"Geçsene içeri. Kahvaltı hazırlıyordum ben de." dedim onu kolundan tutup içeri doğru çekiştirerek. "Neler neler yaptım! Saat altıdan beri mutfaktayım! Poğaça yaptım! Kek yaptım! Omlet, salata, tarator! Bir ton şey yaptım! Havuç suyu sıktım bir de... Havuç... Havuç çok faydalı!"

"Neye borçluyum bu enerjini?" dediğinde kıkırdadım.

"Bilmem! Keyfim epey yerinde bu sabah!" Mutfağa geçtik beraber. Son ses Tarkan şarkısı açtığım telefonuma çevrildi Ufuk'un bakışları. Güldü.

"Sevindim senin adına... Karan yok mu?"

"Banyoda. Çıkar birazdan." dediğimde kaşları havalandı. Gülümsemesi büyüdü.

"Ha sen o yüzden böylesin..." diye mırıldandığında birkaç saniye alık alık baktım suratına. Sonra da gözlerim dehşetle açıldılar.

"HAYIR! HAYIR SEVİŞMEDİK!" dedim telaşla. "Sevişemiyorum ben zaten daha!"

"Ah... Peki. Ben de sabah sabah bu enerji-"

"Yani ben sevişirim de Karan benimle sevişmiyor!" Telaşla yaptığım eklemeler beni bataklığın dibine çekiyordu ve ben bunu cümleler dudaklarımın arasından döküldüğünde ancak fark edebiliyordum. "Yani istemediğinden değil! Yaram tam iyileşmediği için! Yoksa çok istiyor benimle sevişmeyi! Ben de istiyorum tabi! Hatta dün gece ona-"

"Defne sus lütfen." dedi Ufuk kahkaha atarak. "Ne olur sus." Sustum. Utançtan sımsıkı kapattım gözlerimi. Alt dudağımı ısırdım. "Bir şey mi içtin sen?" dedi gülerek. "Çok hiperaktifsin."

"Karan'a söyleme..." diye fısıldadığımda kaşları çatıldı. "Eski ilaçlarımın arasında Lityum buldum. Ondan içtim... Bir dozcuk. Çok iyi geldi..." Kocaman açıldı gözleri.

"Defne delirdin mi sen?!" dedi telaşla. "Lityum psikiyatrik bir ilaç, ne diye kafana göre alıyorsun?!"

"Böyle biraz... Biraz gergindim ben, biraz üzgündüm birkaç gündür. Kabus görüyordum hep. O inşaatı... D-Devrim'i. Silahlar... Sonra bir de... Anıl. Bulut'un okulu. Sinir, stres... Sonra işte haplarımı buldum. Eskiden doktor yazmıştı ama valla bak. Reçeteli yani. Dedim yani... Neden olmasın? İçeyim, dedim. İçtim. Mutlu etti beni açıkçası. İyi bir şey değil mi bu?"

"Defne Karan'a söylemelisin bunu." dediğinde başımı hızla iki yana salladım.

"Olmaz! Olmaz Ufuk! Karan doktor! Çok kızar bana!"

"Kızsın zaten! Yapılacak şey mi bu Defne?! Baksana bacağını sallayıp duruyorsun karşımda!"

"Yerimde duramıyorum, o yüzden..."

"Tamam işte! İyi bir şey değil bu!"

"Ama çok iyi hissediyorum." dediğimde sabır dilenir gibi bir ifade oturdu yüzüne. Sonra banyo kapısının açıldığını belli eden sesi duyup aynı anda bir adım attık. "Ufuk hayır!" dedim hızla.

"Üzgünüm-"

"Ufuk!" Önce o çıktı koridora. Ardından ben. Yapıştım beline. "Ufuk lütfen, Ufuk, Ufuk, Ufuk!"

"Ufuk?" dedi Karan şaşkın şaşkın. Banyo kapısının önünde durmuş bize bakıyordu. Belindeki havludan başka bir şey yoktu üzerinde. "Ne yapıyorsunuz siz orada?"

Ben Karan'ın vücudunu izlemeye daldığımdan konudan uzaklaşmış ve yanlışlıkla Ufuk'un sazı çalmasına izin vermiştim. "Defne psikiyatrik ilaç almış. Hiperaktif tavırlar sergiliyor. Sana söylememem için yalvarıyordu." dediğinde geldim kendime. Kocaman açıldı gözlerim. Keza Karan'ınkiler de öyle.

KOMŞU ÇOCUKजहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें