80 - Dokunulmaz

213 8 53
                                    

Barış kahvaltısını yaparken mutfağa girmiş, kendime bir çay doldurup karşısındaki sandalyeye oturmuştum.

"Naber?" dediğinde gülümsemeye çalıştım.

"İyi, senden?"

"İyi ben de..." Menemenden bir lokma daha aldı. Çayından da bir yudum alırken onu izlemeyi bırakmam gerektiğini düşünerek bakışlarımı boş servis tabağıma diktim.

"Ne var ne yok?" diye sordum rahatsız edici sessizliği dağıtmak istercesine.

"Ne olsun... Seninkiyle biraz vakit geçirdik gece." Kaşlarım havalandı.

"İkinizde de morluk falan yok. Şaşırttınız beni." dedim gülmeye çalışarak.

"Gözünden kaçtı sanırım..." Sırıttı. "Anıl'da morluk vardı. Diş izleri falan... Ama ben bırakmadım." Lokmam boğazıma tıkanırken öksürmeye başladım. "Helal helal." dedi gülerek.

Suyumdan koca bir yudum aldığımda öksürmem kesildi.

"Biz... Şey... Ben... Anıl'la... Aramızda-"

"Kızım rahat olsana ya!" dedi umursamaz bir tavırla. "İlgilenmiyorum özel hayatınla."

"Ne zamandan beri?" diye mırıldandım.

"Hiç ilgilenmedim ki Defne. Okan'la aranızda bir şeyler geçtiğini öğrendiğimde de sana tek bir kelime etmedim bu konularla ilgili."

"Doğru..."

"Okan demişken... Taşınacak mı buraya? Teklif etmiş."

Derin bir nefes aldım.

"Ona nasıl hayır diyebilirim, bilmiyorum."

"Neden hayır demen gerektiğini düşünüyorsun?" dedi gülümseyerek.

"Anıl... Çok üzülür. Okan'la yaşarsam." Gülümsemesi daha da büyüdü.

"Ona ne ki? Aldatmadı mı seni?"

"Evet ama-"

"Yani onluk bir şey yok bence. Birlikte değilsiniz artık. İkiniz de istediğinizi yapabilirsiniz. O da başka kadınlarla yaşamak isterse pekâla yaşayabilir."

"Yaşayamaz!" Bağırdığımı fark ettiğimde gözlerim kocaman açıldı. "Yani... O nasıl söz Barış? Aa!"

"Neden olmasın ki?" Hâlâ gülüyordu.

"Olmaz çünkü... Çünkü şey... Daha yeni ayrıldık. Olmaz. Çok ayıp olur."

"Hm... Birkaç ay sonra yaşayabilir yani başka kadınlarla?"

"I-ıh... Şey. O da olmaz... Çünkü... Çünkü-"

"Çünkü ona aşıksın ve deli gibi kıskanıyorsun."

"Saçmalama..." diye mırıldandım.

"Sabah nasıl ağladığını duydum. Ondan ayrılacağın için..." Hiçbir şey söyleyemedim. "Defne... Neyden korkuyorsun? İtiraf etsen ne olacak?"

"Anıl beni aldattı Barış. Neden anlamıyorsunuz bilmiyorum ama... Onunla bir gelecek göremiyorum artık. Hem... Benim... Okan'a borcum var."

"Ne borcu?" dedi şaşkın bir ifadeyle.

"Dört yıllık bir borç. Onu ödemem lazım."

"Sana verdiği sevgiyi borç olarak mı görüyorsun?" dedi dehşetle.

"O çok iyi bir adam. Ve bana sevgiden çok daha fazlasını verdi. Onu... Mutlu etmek zorundayım."

"Kimseyi mutlu etmek gibi bir zorundalığın yok!" dedi sertçe.

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now