136 - Aşıklar Apartmanı

183 3 9
                                    

"Aa! Defne? Hoş geldin-"

"Çok özür dilerim... Habersiz geldim. Ama kafayı yemek üzereyim Elif!" dedim telaşla karışık bir hiperaktiflikle. Elif kapının önünden çekildiğinde hızla içeri girdim. Koridorda ilerlerken ona dönüp konuşmaya devam ettim. Geri geri yürüyordum resmen. "O kadar saçma şeyler oluyor ki! Konuşmazsam çatlayacağım! Önce Aras'a gittim, onunla konuşamadım. Daha da saçma şeyler oldu! Sonra Karan'a gittim-"

"Bir tanem... Şey-"

"Orada daha da saçma şeyler oldu! Kimseyle konuşamadım ve konuşmam gereken şeyler birikti, birikti, birikti! Delireceğim galiba! Bütün gece uyuyamadım Elif, sabah ilk iş de yanına geldim, seninle konuşmam lazım!"

"İstersen odama geçelim Defne'cim... Salon pek müsait de-"

"Karan bana aşık olduğunu söyledi!" dediğimde kocaman açıldı Elif'in gözleri. Arkamda bir noktaya baktı dehşet içinde sonra tekrar bana döndü.

"D-Defne-"

"Aşıkmış bana! İnanabiliyor musun?! Tekin'in annesi olmamı istiyormuş! Benimle aile kurmak-"

"Hoş geldin Defne!" Mert'in sesiyle hızla arkamı döndüm. "Günaydın! Selam! Biz de burdayız! Keşke ters ter yürümesek değil mi Defne'cim? Keşke bir önümüze baksak..."

Ela.

Anıl.

Anıl buradaydı.

Kanepede oturuyordu.

Göz göze geldiğimizde salonun ortasında kalakaldım. Zorlukla yutkundum.

"S-Selam..." diye mırıldandım. "Ben şey... Bilmiyordum. Burada olduğunuzu... Görmedim. Yemin ederim... Ben... Bağırarak girdim öyle... Kusura bakmayın."

"Sorun değil." dedi Anıl. "Görmen mümkün değil zaten. Salona girdiğinde ters ters yürüyordun." Küçücük gülümsedi. Gözlerim dudaklarına kaydı.

"Anıl da Bulut'u görmek istemiş... Kahvaltıya davet ettim ben de onu. İyi oldu senin geldiğin de... Hep beraber oturalım sofraya... Tabi bizim yaramazlar uyanabilirse." dedi Mert de gülümseyerek.

"Aras'ı da mı çağırsak?" dedim hevesle. Elif'in solan gülümsemesini görmeyen kalmadı salonda. O öyle bakınca benim de suratım asıldı. "Neyse boşver..." diye mırıldandım.

"Çağır istersen..." dedi Mert, Elif'e kaş göz yaparak. "Bulut, amcam da amcam diyordu zaten. Özlemiş çok."

"Çağırayım o zaman..." diyip hemen çantamdan telefonumu çıkardım. Salonun bir köşesine doğru gittim, Aras'ın numarasını tuşladım.

Beşinci çalışta açtı.

"Günaydın Defne'cim, bugün günlerden ne farkında mısın acaba?" dedi boğuk bir sesle.

"Hıııı, aile kahvaltısı günü!" dedim gülerek.

"Hayır, Aras Ulubey'in uyku günü. Ve saat daha on bile değil."

"Bulut seni çok özlemiş amaaa!" dedim şımarık bir tonda. İç çekti.

"Akşam yemeği yesek?" diye mırıldandı. Uykusunda konuşuyordu resmen benimle.

"Herkes burada ama... Anıl, Elif, Mert, ben, çocuklar..."

"Aa!" dedi yapmacık bir sevinçle. "Bana bayılan bir topluluk gerçekten... Hemen gelmeliyim."

"Aras..." dedim fısıltıyla. "Lütfen. Kırma beni. Sen ailemizin en en en değerli parçasısın, herkes görsün bunu. Düzeltelim bir şeyleri, lütfen."

KOMŞU ÇOCUKWhere stories live. Discover now